BİLEMEDİM…

Geçen hafta pırasa fidesi

Geçen hafta pırasa fidesi almak için Cuma Pazarı’na girdim. Gözüme, tezgahta satışa sunulan kirazlar ilişti. Kiraz satan iki kişiden birisi 60 yaşlarında, diğeri de 7-10 yaşlarında bir çocuk idi. Ben çocuğu sevindirmek için önce kirazın kilosunu sordum. “20 lira” cevabını alınca “Kıymalı mı, kıymasız mı?” diye tebessüm ederek tekrar sordum, çocuk “kıymasız” diye cevap verdi. Bunun üzerine “1 kg ver” dedim. Çocuk tam tartmak üzereydi ki yanındaki 60 yaşlarındaki adam hemen söze karışıp “Buradan vereyim, sen kıymasız istedin, o kirazın kurtlu olup olmadığını bilmiyorum, komşum satmamız için bize bıraktı, bu çocuk torunum olur” dedi. “Senin ki kaç lira?” diye sordum, “25 lira” dedi. “Ver 1 kg” dedim, sonra çocuğa dönerek “1 kg da sen ver” dedim. Mahsunlaşan ve hafif de utanan çocuğun yüzünde güller açtı ve çok da ihtiyacım yokken 2 kg kirazı aldım.
Alırken çok dikkat etmemiştim, eve geldiğimde kirazların her ikisinin de yağmur-dolu zararından dolayı zedeli olduklarını gördüm. “Olsun” dedim, nispeten iyilerini seçerek içlerine bakmadan yemeye başladım. Tabağın sonuna gelince tabakta her iki kirazdan da birer tane kalmıştı. İçlerini açtığımda fotoğraftaki manzara ile karşılaştım.

Merakımı bağışlayın ama öğrenmek istiyorum:
-Ben bu alışverişten kârlı mı çıktım, zararlı mı?
-Kıymalı olduğu için eti ucuza mı getirdim?
-Bu durumda dede ile torunu yalan söylemişlerdi. Acaba beni düşünerek ve benim iyiliğime mi yalan söylemiş oluyorlar?
-Kurtlu kiraz yemek suretiyle, zehirli ilaç kullanılmamış sağlıklı gıda mı tüketmiş oluyorum?

Şimdi asıl iğrenç soruya geliyorum:
Sorsam mı, sormasam mı? Tereddüt ediyorum.
Sorayım mı?