Zeynep Boynudelik

Bak şu nizama!

“Bak şu nizama;
Direksiz duran gökkubbede ,inci gibi dizilmiş gerdanlığı olan yıldızlara, kandil gibi asılmış kamere, ateşi olmadan kıyamete kadar ısıtan şemse.
Susuz bağlara gözyaşı döken bulutlara, tohumu tohuma kavuşturan yellere…
İçinde cevherler saklı dağlara, arasından otlar bitiren taşlara, türlü be çeşit yemişlere ,odun diye yakılan ağaçlara…
Portakalı da, elmayı da, kirazı da o odundan veren Kerîm Allah’a
Daha aklımın ermediği nice varlığı ayrı ayrı görevler için yaratan Rahman’ın ,tek başına oluşunu ispat için daha ne anlatılır ki sana!..
Şahidim, şehadetim O birdir ,O’ndan başka hiç bir yaradıcı yoktur!
Başka başka ilah arayanlar bilmezmi ki tek nizam tek mükemmellik tekliktedir!
…Bunca harikalık içinde insan nedir?
Kainatın en özel misafiridir, aklı fikri, iradesi vardır. Lakin cisim olarakdan toplu iğnenin başından küçüktür. Bu koca kürrede bir zerre olduğumuzu bilip ,acizliğimize, hatalarımıza karşı kusurumuzu bilmek gerekir.
Ben sana kırılsam hemen özüre geçersin değil mi?
‘Cahide abla , çok çok özür dilerim!’ dediğini kaç kez işitti bu kulaklar.
Benim gibi aciz bir kuldan af dileyen ,koca kainatın Sultanından affedilmeyi istemez mi?
… Bu alemi bunca güzel donatan Sultan ,ebedi alemi daha daha güzeliyle donatmaz mı?
Kısacık hayatta hiç bitmeyen arzuların için gece gündüz çalışırken, ölümsüz bir hayat için gayret etmez mi?
Firdevs’i ,Adn’i , Me’va-yı istemek için çaba göstermez mi?
Dünya gözüyle bir İstanbul’a gitmek için ,oranın güzelliğini görmek için ne kadar heyecanlandığını bilirim, çünkü görür bu gözler. Ailenin hoşlanmadığı her hareketten kaçabildiğini anlarım. İyi bir evlad olarak kazanırsın İstanbul seyahatini.
“ İstanbul’a gitmek isterim!” Dersen sürekli, lakin gitmek için hiçbir eylemde bulunmazsan ,hayalden öteye geçemezsin değil mi?
Sözüm o ki;
Hayaline cenneti al ,iste ,istediğin Yaradanın beğendiği gibi ol!
…O muhteşem mekanın tam ters istikameti olan cehennemden de sakın, uzak dur!.
Vahşi hayvanların içinde, yapayalnız, aç, susuz bir çöle gitmenin hayalini kurmadığını da bilirim. Aklı yerinde olan ister mi ? İster çünkü nefsi içinde şeytanı yanında gezer insan.
Hiç sevilmeyen ,kimsenin görmek istemediği, söz dinlemeyen ,zulmeden ,asi, nankör, küstah, ukal-a biriysen ,hiç gelemeyeceğin yerlere gönderenlere de gücün, takatın yetmez!
İçine içine batmışken, inatla o çukura düşmek için çabaladığında ,kimsenin seni uzağa atmasına da gerek olmaz zaten. Kendi iradenle gömülürsün.
Cehennem de böyle!..
Sakınmak için beri tarafa kaçmak gerekir.
Misafir geldiğin şu iki kapılı handa ,iki gece de konaklayabilirsin ikiyüz gece de.
Ne kadar kaldığından çok ,nasıl geçirdiğin önemlidir. Bunun farkında olmak da hayatın farkına varmaktır!.. “. Nasihatlarıyla hayatın rotasını işaretleyen eski vaize Cahide ablamı rahmetle anıyorum bugün.
Oruç mevsiminde ,gönlümün en ücra köşelerinde dahi çiçekler açtıran duayı ilmek ilmek işlediği için teşekkürü halâ ödenmemiş bir borç biliyorum.
Dilim kıpırdarken, ruhumun da beraber söylediği zikri farkındalıkla yeniden yeniden okumak istiyorum:
EŞHEDÜ ENLÂ İLÂHE İLLALLAH VE EŞHEDÜ ENNE MUHAMMEDEN ABDÜHÜ VE RASULÜHÜ
ESTAĞFİRULLAH
ALLAHÜMME İNNÎ
ESELÜKE’L CENNEH
VE EÛZU BİKE MİNENNÂR
Fotoğraf açıklaması yok.
Tüm ifadeler:

Sen, Vasfiye Ümit Lüleci, Davut Yıldız ve 25 diğer kişi

YORUMLAR

Bir adet yorum var

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.