Seçim ekonomisinin etkisiyle 2022 yazında dolar/TL paritesinin uzun süre 16 lira seviyesinde kalması, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın aldığı döviz işlemlerine yönelik kısıtlama kararlarına neden olmuştu. Ancak 28 Mayıs’taki seçimlerin ardından ekonomik modeldeki 180 derece dönüşle birlikte, yeni ekonomi yönetimi serbest politikalara yöneldi ve döviz, emtia ve diğer yatırım araçlarına yönelik baskıları gevşetti. 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimler öncesi, Resmi Gazete’de yayımlanan bir tebliğ, döviz işlemlerine yeni sınırlamalar getirebilecek bir yasa teklifi içerdiğini ortaya koydu. Özellikle yabancı para fon ve faiz gelirlerine uygulanacak verginin %40’a kadar artırılmasına olanak sağlayan madde, birikimini dövizde değerlendiren vatandaşlarda tedirginlik yarattı. Ekonomistlere göre, söz konusu madde teorik olarak korkutucu görünebilir, ancak mevcut sistemde Cumhurbaşkanı’nın vergi oranlarını iki katına çıkarma yetkisi zaten bulunmaktaydı. Bu durum, piyasalarda tedirginlik yaratmasına rağmen, Cumhurbaşkanı’nın bu yetkisini kullanma zorunluluğu olmadığına işaret ediyor.
Şu anki koşullar altında mevcut stopaj vergisinin aniden %40’a çıkarılması beklenmiyor olsa da, ekonomide “Faiz Sebep Enflasyon Sonuçtur” politikalarına dönülmesi durumunda döviz işlemlerine yönelik stopaj artışının ciddi bir risk taşıdığı belirtiliyor. Cumhurbaşkanı, söz konusu vergi dilimlerini dönemsel ve miktarsal olarak ayırma konusunda serbest olacak. Bu da, döviz birikimini uzun süreli muhafaza eden vatandaşlara yönelik farklı stopaj dilimlerinin oluşturulabileceği anlamına geliyor. Ayrıca, Merkez Bankası’nın TL mevduata yönlendirmeyi amaçlayan adımlarıyla birlikte, döviz işlemlerine getirilen kısıtlamaların yatırımcıları nasıl etkileyeceği merak konusu.