Cemalettin Bilgin

Misafir kalem; Zeynep Boynudelik

Güz gelince ,ceviz galine başlayan şehrimin hamarat kadınlarının elleri ,yeşile boyanıyor. Biz çocuklar kına yapıyoruz kabuklardan. Ucu sivri taşları vura vura ,en olmamışların rengini akıtıyoruz .Yüzümüze gelirse , puantiyeler oluşuyor.
Çullara serilen cevizler kuruyunca doğru sergene. Huriyelerin koca sergeninde kırılıyor cevizler. Uzak ,yakın mahalleden gelen kadınlara terapi yeri adeta.Nedense sohbetin aktörleri ,kayınvalideler. Kazandıkları üç kuruşun özgürlüğünü hiç yaşamamış, yaşamın da ne olduğunu bilmeyen ,gözü açılmamış gelinler. Ekonomik özgürlük girmemiş daha hayatlarına.
Huriye’nin tatlı dilli annesinin işçi kadınlara verdiği iktisat-kanaat ikilemesiyle gelen gönül zenginliği.O bal dökmüş sözleri ekmeğine süren kadınların ,dünya dolusu varlığa sahip olmuş engin yürekleri…
“ Ses etmeyin hele gaynanalarınıza.Onlar yokluğun âlâsını görmüş çilekeş insanlar.Taşıma suyunan esvab yuyan,idare lambasında ilik sökük diken ,erik gurusunun hoşafına beksimet basan insanlar.
Benim gaynanamı sütten çıkan ak gaşık mı zannediyonuz?
Valla sineğin yağını çıkaracak gadar gorkuyu yoklukdan.O da haklı gendince.
O günlere bakarakdan valla hepimiz denizden abdest alıyok ,bilin!.” Sözleriyle hem gıybeti kesiyor hem kanaatı öğretiyor ,işçi başı kadın Gülden teyze. Yani Huriye’nin annesi.
…. Ve böylesine akıllı ,olgun ,hanımefendi kadının üzerine ,evlendiği haberi yayılıyor günler sonra.
Babaannesinin baskısıyla ikinci evliliğini yapan babasından bahsederken ,gözleri şimşek şimşek Huriye’nin.
Kendi tanıdığı ,kimsesi olmayan gariban birini ,kuma olarak getiriyor gelininin üzerine.
Beş kız kardeş olan Huriyelere ,erkek bir kardeşin gelmesi, biricik oğlunun soyunun devam etmesi için!
Bir süre görünmüyor babası ortalarda.
“ Gülden’e yapılır mı bu? “ fısıltılarını duymamak için.
Yıllarca iki katlı ahşap evin çatısı altında yaşıyorlar beraberce. Huriyeler hep kırık ,hep mahzun. Gülden teyzenin gözleri hep buğulu.
Gece gibi ışıksız .
İki kız kardeşi daha oluyor Huriye’nin. Babaannesine ,kahrından inme iniyor. Hiç incitmeden, incindiğini yüzüne vurmadan bakıyor Gülden teyze.
Yine aynı öğütlerle büyütüyor o kızları da.
“ Külû veşrabû velâ tusrifû———- Yiyiniz içiniz israf etmeyiniz. Çünkü Allah israf edenleri sevmez “ ayetiyle başlıyor sofra dualarına.
… Bir kaç gün önce görüyorum Huriye’yi. Telaşlı oldukça.
“ Annem lokumla şeker istedi bizden. Misafirlerine tutacağını söyledi. Bu ara bir tuhaf ,gelgitler yaşıyor. Misafir filan yok aslında diyor.
Ve o gün akşam üstü ,lokumla şekeri alıp ,görünürde olmayan lakin ona görünen misafirlerine ikram ediyor. Sonra da yere upuzun yatıp ,elini kaldırıp veda ediyor .
“Allaha ısmarladık!” sözleriyle, yarım kalmış hayallerini, yüze vurmadığı kırgınlıklarını, yok sayılmışlığını ,toprağın derinliklerine gömüyor.
Onu bekleyen sonsuz güzelliğe, bir kuşun hafifliğinde uçarak harmancığa doğru uğurlanıyor.
Şehrimin tepelerinden aşağı nadide bir çiçek düşüyor bugün, miskü amber kokulu!
                                                                                                                                                                  Zeynep Boynudelik

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.