Cemalettin Bilgin

ÇÖZÜMÜ İSTEMEYENLER!

HALKIN İHTİYAÇLARI İÇİNDE OLAN BİR MESELENİN ÇÖZÜLMEMESİ İÇİN DİRENÇ GÖSTERENLERİN AMACI VE HEDEFİ NE OLABİLİR?

Bizler şuna inanıyoruz, Dünyada çözümü olmayan tek şey ÖLÜM’dür.

Ölüme çara bulamayız ama, insanların ihtiyaçlarını karşılamak ve çözüm bulmak kolaydır.

Dünyada sağlık alanında en büyük sağlık hekimi Lokman Hekim olduğunu söylersek hata olur mu?

İnancımız gereği ilim sınırsızdır, ilme ulaşmak isteyen insan mutlaka istediği ilme ulaşır hedefine varır.

Niksar’da, bölgemizde çözüm bekleyen pek çok konu vardır.

Bazen çözüm bekleyen konuların içinde kendimizi buluyoruz!.

Bizim dışımızda çözüm bulması gereken insanlarla sohbet yaparken, etkili ve yetkili olan bazı insanların oturdukları sandalyede ne kadar çaresiz kaldıklarını görüyoruz.

İşin dışında olan bir insan olarak, ortaya konan meselenin çözüm yollarını bizler düşünüp bulurken, çözüm bulması gereken kişinin; “yapılmıyor, yapılamıyor, yapılması mümkün değil” gibi sözleri sarf etmeleri karşısında şaşkınlık yaşıyoruz.

Çözüm üretmesi gereken kişiye bir insan derdini anlattıktan sonra ne yapmalıdır?

Şayet çözüm odaklı bir düşünceye sahip insan ise, ilk önce kendisine iletilen konuyu elindeki kalem ile not alır, gerekirse detaylı bilgileri dinler ve o anda ilgili kişi ile karşılıklı diyaloğ içine girer veya telefonla anında karşı tarafı arayarak ilk bilgiye ulaşır!.

Çözüm odaklı insanla karşılaşmış olursanız ki bunun sayısı maalesef çok fazla!

Çözüm sözcükleri yerine; “hım!, hım!, hı, anladım, ben öyle düşünmüyorum, öyle değildir yanlış anlaşılma vardır, bakıp araştırayım, arkadaşlarla konuşayım, yok senin dediğin gibi değil, sen yanlış biliyorsun, sana yanlış bilgi verilmiş” vs vs.

Halk arasında “ÇAMURA YATMAK” meselesi vardır ya!.

İşte öyle bir şey!.

Birileri çözüm üretmek istemezse, tesadüfen birilerinin desteği ve himmeti ile makama oturmuş ise, “kem küm” sözlerinin çok kullanıldığını görürsünüz!!!!

Yaşadığımız hayatta şunu gördük, yazımızın  başında da ifade etmeye çalıştık.

Bu dünyada tek bir şeye çözüm bulunamaz oda ÖLÜM’dür.

O zaman makam ve mevkilerde olan insanlar, insanlara hizmet yapılan sandayalerde oturanlar, asla kendilerine iletilen bir konuda “hım” diyerek meseleye yaklaşmamalıdır.

Bir konuyu anlatırken, karşınızdaki kişi sizi dinlemeyip başka işle meşgul ise biliniz ki o kişi, ÇAMURA yatmayı seven, bir başkalarının himmetleri ile Sandalye kapan kişidir!

HİZMET ODAKLI  KURUMLARDA  ÇALIŞANLAR, SAMİMİ OLMALIDIR.

Y leri kullananlar asla halka hizmet yapamazlar.

Y lerin anlamı; “YAPAMAM, YARIN GEL, YAPILMASI MÜMKÜN DEĞİL, YAPILMASI YASAKMIŞ” bu Y leri kullananlar ya beceriksiz, yada kendilerine verilen sandalyenin kıymetini bilmeyen kişilerdir.

Her zaman çeşitli meseleler konuşulur, konuşulan konuları dikkatlice dinlemeyenler, işin çözüm noktasında değil, işin yapılmaması konusunda karar kılmış oluyorlar.

Bu düşünceden hareketle, yine güncel bir iki noktaya temas etmek isterim.

Bizim mesleğimizi ilgilendiren önemli bir Kanun yeni çıktı.

‘Dezenformasyon Yasası’ diye isimlendirilen Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda değişiklik yapılmasına Dair Kanun,  resmî gazetede yayınlandı ve yürürlüğe girmiş oldu.

Bu kanun bizi yakından ilgilendirmektedir.

Bizleri çok yakından ilgilendiren bir kanun olmasına rağmen bizler çıkan kanundan rahatsız değiliz, çünkü bizim meslek anlayışımızda İFTİRA, Küfür ve Hakaret yoktur.

Her gün önüne gelen, işine gelmeyen insanlara hakaret eden, küfür edenler çıkan kanundan rahatsızlık duyuyorlar!.

Neden?

Çıkan kanun sonunda artık sosyal medyada veya basın yayın araçları ile kimse isimsiz, takma isimlerle İftira atamayacaktır.

Birileri “Sansür yasası” diye yırtınanlar eminim ki yasanın tek bir maddesini dahi okumadılar. Tane tane anlatalım o halde; Öncelikle yalan haber “üretene” verilecek hapis cezası 1-3 yıl arası olduğu için uygulanabilir değil.. Erteleme ve paraya çevrilme söz konusu olacak. bu bile “sansür yasası olmadığı göstermektedir.

Gerçek kişilerin 1-3 yıl arasında ceza alabilmesi için; 1-Yayılan haberin gerçek olmaması, 2- Ülkenin güvenliği ve kamu sağlığı ile ilgili olması, 3- Halk arasında panik, korku ve endişe oluşturma kastı taşıması, 4- Kamu barışını bozmaya elverişli olması VE Aleni olması.

YANİ, Bilmeden yanlış bir bilgiyi yaymak, gerçek olmayan içerik üretmek, ses veya fotomontaj yapmak suç olarak nitelendirilmemekte.. Suç niteliği taşıyan alan oldukça sınırlı ve belirgin olup kanunda açıkça sayılmış…

Klavye başına geçip önüne gelene hakaret edenlerin artık çıkan kanunla birlikte ilkeli, dürüst, ahlaklı olmak zorundadır.

İçerik ve yer sağlayıcılara ilişkin cezai ve idari yaptırımların isimsiz hesaplarla yapılan manipülasyonların önüne geçilmesi bakımından çok önemli olması sebebiyle sosyal medya yasasıyla bu boş alanların daha kapsamlı şekilde düzenlenmesi büyük önem arz etmektedir..

Her  alan da olduğu gibi Basın kuruluşlarının gerçekten halkın bilgi sahibi olması için yayın yapanlar çıkan kanundan asla rahatsızlık duymamaktadır.

Halkın; Sağlıklı, Mutlu, Huzurlu olmasını isteyenler, insanlara Hakaret, İftira ve Küfür edilmesine mani olmak isteyenlerdir, bundan dolayı da, çözüm odaklı insanlar yasalardan kanunlardan asla çekinmezler.

Burada şunu da ifada etmek isteriz.

İnsanların bir kısmı İnsanlıklarını kaybedince, ne yazık ki her sıkıntılı konu CEZA KANUNLARI ile çözüm bulunması isteniyor.

Şu gerçeği bilmek zorundayız; her sıkıntı CEZA KANUNLARI İLE ÇÖZÜLMEMELİDİR!.

Günün Sözü; Korkma! Bismillah de çık yola. Kalbini Allah’a emanet et ve de ki; Allah’ım hayırlısını yakınlaştır, hayırsızından uzaklaştır..

 

 

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.