Hem mademki her devlet kendince bir tarih belirleyip ülkeleri sömürmeye ve baskı altına almak istiyorsa, güçlü Türkiye Cumhuriyeti Devleti de artık savunma cephesinden çıkmalıdır.
ABD haksız ve adaletsiz, ispatsız, tarihte olmayan Ermeni meselesini Türk Milletini suçlayarak anma bildirisi yayınlıyorsa, dünyada milletleri gerçekten katleden, 1830 yılında Kızılderelilerin tecridi ile 100 milyon insanı katleden, 2011 yılında Arap Baharı sözleri ile Orta Doğuyu kan gölüne çeviren ABD ilk önce kendi katliamlarının hesabını versin, sonra Müslüman Türk mileltinin yapmadığı halde “yaptı” iddialarını tarihi belgelerle ispat etsin.
ABD nin kirli katliam geçmişine kısaca göz atalım.
1830 Kızılderili Tehcir Yasası; 100 Milyon
1945 Hiroşima 140 Bin
1945 Dresden Katliamı 200 Bin
1950 Guatemala Katliamı 200 Bin
1959 Küba İşgali 60 Bin
1960 Kongo İşgali 3 Milyon
1965 Endenozya Katliamı 180 Bin
1965 Kamboçya ve Laos Katliamı 1 Milyon
1975 Vietnam İşgali 3 Milyon
1974 Arjantin Katliamı 30 Bin
1977 El Salvador Darbesi 70 Bin
1981 Nikaragua İç Savaşı 50 Bin
1983 Grenada İşgali 300 Bin
1989 Panama İşgali 3 Bin
1991 Irak İşgali 1 Milyon
1992 Bosna Hersek 250 Bin
1998 Sudan Saldısı Katliamın bilonçosu bilinmiyor
2001 Afganistan İşgali 150 Bin, halen katliamlar devam ediyor.
2003 Daffur Darbesi 300 Bin
2011 Arap Baharı 1 Milyondan fazla insanı katleden asıl soykırımcı ABD dir.
Dünyada gerçekten milletleri katleden ABD kendi kirli yüzünü kapatmak için sürekli bağımsız olarak yaşamak isteyen ülkeleri baskı altına alarak, dünyada algı yaratarak yaşamaya devam ediyor.
Zalim ABD hayatını katliam yaparak geçirmeye çalışsa da, bu devranın böyle gitmeyeceğini iyi bilmelidir.
ABD hem silah sanayisi ile ülkelere baskı yaparken aynı zamanda yeni teknoloji sosyal medya ağları ile de ülkelere, topluma baskı yapmaya devam ediyor.
Türk milletinin tarihinde hiçbir millet için katliam yaşanmamıştır.
Şanlı Türk tarihini ABD ve AB ülkeleri bildiği halde, ne yazık ki beyinleri uyuşturulmuş milletlerin yöneticilerini baskı altına alarak “katliam iddialarına” inandırmaya, ülkeleri istila etmeye devam ediyorlar.
ABD sözlerinde ülkelere “özgürlük ve bağımsızlık” naraları atarken, gerçek hayatta katliamlarına devam ediyor, terör örgütlerinin var olması için çalışmalar yapıyor, her ülkenin yıkılması için terör örgütleri kuruyor, var olan terör örgütlerini kendi kontrolünde tutarak ülkelerde katliamların yapılmasını sağlıyor.
Ta 1830 lara gitmeye gerek yok, işte Orta Doğu Coğrafyası ve sınırlarımız ötesinde yaşanan olaylar.
Suriye de ilk gösteriler 15 Mart 2011’de başlamış ve Nisan 2011 tarihinde ülke çapında yayılmıştır.
Güya ABD katil ve zalim Esat yönetiminin yıkıp Suriye halkına daha özgür bir ülke bırakacaktı!.
Katil Esat halen koltukta oturuyor, bir taraftan ABD Suriye halkını katlederken, diğer taraftan Suriye halkı içinde düşman kardeşler yaratarak katil Esat’ın kendi insanlarını katletmesine göz yumuyor.
Suriye’deki katliamların baş sorumlusu ilk önce ABD, AB ülkeleri ve sonrasında Rusya.
- yüzyılda katliamlar devam ederken ABD ve AB ülkelerinin katliamlara göz yummaları onların ne kadar ellerinin kanlı olduklarının en net göstergesidir.
ABD ve AB ülkeleri, ülkelerde yaşanan iç karışıklıkları ve katliamları isteseler birkaç güç içinde son buldururlar ama, onların hedefleri kendi milletlerinden olmayan insanların yok etmek ve ülkeleri kendi egemenliklerine katmaktır.
Ülkemizi 40 yıldır kan gölüne çevirmek isteyen PKK terör örgütünü bir taraftan ülkemiz sınırları içindekileri “terör örgütü” olarak ilan ederken, sınırlarımız dışındaki PKK ve PYD terör örgütünü destekleyerek Suriye topraklarında terör bölgesi yaratmaya çalışıyor, sözde dost ve müttefik olan ABD kirli amaçlarına devam ediyor, ülkemizi terör örgütleri ile yıldırmaya kontrol altına almaya çalışıyor.
Türkiye Cumhuriyeti devleti çok şükür ki çok güçlü, terörle mücadelede dünden daha aktif ve terör örgütlerinin yurt içinde ve dışında yok olması için mücadeleye devam ediyor.
ABD her ülkeye olduğu gibi bizim ülkemizde de 1 verip, 100 almaya çalışıyor.
Bir avuç katil Ermeni sözsüne güvenerek dünyanın en güçlü Ordusuna sahip Türkiye’yi karşısına almaya çalışıyor, amma günler şahit olsun ki ABD Türkiye’yi karşısına alarak büyük hatalar yapıyor.
ABD nin yıkılması an meselesidir, bu kadar zalimlik yapan hiçbir ülkenin ayakta kalması mümkün değildir.
ABD kendi yaptığı katliamları unutturmak için sürekli ülkemize, baskı yaparak suçlu ilan etme istekleri, artık sonu vermeyecektir.
ABD; Türkiye Cumhuriyetine sattığı silahlarla ülkemizi kontrol altında tutmaya çalışıyordu, ancak yeni nesil Türk gençlerinin Türk milletine armağan ettiği savunma ve saldırı silahlarının üretilmesi ile birlikte ABD artık ülkemizi istediği gibi egemenliğine alamayacağını anladı ve son hamlelerini yapıyor.
ABD kendi bindiği dalı kesmiş oldu. ABD F35 yeni nesil uçakları ülkemize “vermiyorum” demekle hayatının en büyük hatasını yapmış oldu.
Hani derler ya; “kötü komşu ev sahibini mal sahibi yapar” diye. ABD ülkemizin savunması için önemli olan silahları vermiyor, başka ülkelerden savunma amaçlı silah alındığında da,” başka ülkelerden alamazsınız” diyerek baskı yapmaya devam ediyor.
Peki ülkemiz NATO ülkesi tamamda Yunanistan NATO ülkesi değil mi?, şayet NATO ülkesi her iki ülke iken Yunanistan’ın S300 savunma silahı aldığında sessiz kalan ABD, ülkemiz S400 savunma silahını Rusya’dan aldığında “alamazsın sen NATO ülkesisin” diyerek ülkemizin savunma yapmasının önüne geçmeye çalışıyor.
Sonuç; Türkiye Cumhuriyeti Devleti güçlü olmak zorundadır.
Güçlü Türkiye dünyadaki bütün mazlum milletleri koruyan bir ülkedir.
Günün Sözü: “Testiyi kıranların suyu getirenlerden daha ‘itibarlı’ olduğu toplumlarda, kötülük en değerli meslektir.”
YORUMLAR