Ne demişti Cumhurbaşkanımız; “Türkiye artık eski Türkiye değildir”.
Bu sözler bir devletin bağımsızlığı bakından çok önemlidir.
Emir alan, aldığı emirleri yerine getirmek zorundadır.
Başka ülkelerden kredi almakta , yapılan her işte karşı tarafa “ben bu işi yapacağım bir talebiniz varmı?” demekle yüz yüzedir.
Ülkemizin gerçeklerini halen görmemekte ısrar edenler olunca, bizlerde, gerçekleri yansıtmaya devam edeceğiz.
Daha öncede dile getirmeye çalışmıştım.
Libya’yı Fransa bombalamaya başladı, Cumhurbaşkanımız DUR” dedi, devamında ABD yine NATO güçlerini işin içine sokarak, Libya’yı kan gölüne çevirdi, devamında Irak, Suriye ve bugün Afganistan.
Afganistan 20 yı önce ABD nin işgaline uğramış idi, nasılmı girdiler, herkesin malumu olduğu üzerine, Rusya’nın Afganistan’ı işgaline karşı çıktığını iddia ederek ABD Afganistan’a ayak bastı, 20 yıllık süreçte Afganistan’dan neler alıp götürdüğünü bilen yok.
Yardım amaçlı ülkelere giren emperyalist ülkeler, girdikleri ülkelerin yer altı ve yer üstü zenginliklerini yok etmeden, ellerine geçirmeden o ülkelerden çıkmaları mümkün değil.
İran’daki Şah rejimini değişmesine vesile olan Fransa ve ABD idi.
Hani Fransa ve ABD Demokrasiyi savunuyordu.
İran da Şah rejimi, ABD ve AB ülkeleri ile ilişkileri çok iyi idi, onlara güvenen Şah ailesi, karşısında ülkeden kaçan Humeyni’yi buldu, ülkesinde kan dökülmemesi için ülkesini terk eden Şah ve ailesi geri döneceği günü hayal ederken, Humeyni rejimi İran’a hakim oldu ve yıllardan beri İran da Humeyni rejimi devam ediyor.
ABD ye güvenen her zaman yarı yolda kalmıştır.
AB ülkeleri de kendilerine güvenen ülkeleri yarı yolda bıraksa da, halkın sağ duyusu çoğu zaman tepki verdiği için ülkelere sahip çıkıyor gibi yapıyorlar, oda halkın tepkisinden çekindikleri için, aynı zamanda AB ülkelerinde, ezilen milletlerin sayıları çok olduğu için halk protestoları yaparak genelde bir kazanç elde etmeye çalışıyorlar.
Türkiye daha önce emir alan bir ülke konumunda idi, ama artık yeni Türkiye’nin en büyük özelliği “emir alan değil, Türk milletinin menfaatlerini koruyan ve korumakta kararlı bir devlet yolunda emin adımlarla ilerliyor.
Şeytan ayrıntıda gizlidir sözü önemlidir. Eskiden ABD ülkemizi Orta Doğuda ve Kafkaslarda, Asya’da hep ileri karakol olarak gördü, sürekli emirler vererek ileri karakol olarak kullandı.
Bugün Türkiye ileri karakol olmayı kabul etmeyerek “ kazan kazan” sistemi üzerinden hareket ediyor.
ABD ve AB sürekli ellerindeki Keseri alarak hep kendilerine yonttular, ama artık güçlü Türkiye testere misali, “hem sana, hem bana” sisteminin uygulanmasına gayret ediyor.
Ülkemizin yer altı ve yer üstü zenginlikleri yeterli olmadığı için özellikle enerji konusundaki ihtiyaçların giderilmesi için ilk önce en yakın ülkelerle ülkemizin yani milletimizin ihtiyaçlarının karşılanması gerekiyordu.
ABD sözde ülkemiz ile stratejik ortak olarak ülkemizin hak ve menfaatlerini koruyan, sıkıntıya düştüğünde destek verecek bir ülke görünümünde iken, ne yazık ki bugüne kadar, stratejik ortaklık desteğini vermediğini görüyoruz, bunun farkına varmamak sanırım birazda ahmaklık olur.
ABD işine geldiğinde İran ile ilişkilerini gayet iyi yürütüyor, işine gelmeyince; DUR! diyerek İran ile ticaret yapan başta ülkemize ambargo tehdidi yapıyor.
İran sınır komşumuz olduğu için enerji konusunda, İran ile iş birliği yapmak kaçınılmaz olduğu için yapılan enerji ve ya petrol anlaşmalarından dolayı alış veriş yapmak zorunda olan ülkemizi ABD sürekli tehdit etmiş ve gerektiğinde ambargo koyarak ülkemiz ekonomisine darbeler vurmuştur.
Halk Bankası Genel Müdür yardımcısının ABD de iş nedeniyle bulunduğu bir dönemde tutuklanması ne insani nede stratejik ortaklığa yakışmayan bir noktada iken, İran’a uygulandıkları ambargoya uygun hareket edilmediği bahanesi ile ülkemi ambargo koymuş ve genel müdürü yardımcısını sorgusuz sualsiz tutuklayarak ülkemize sıkıntı yaratmış idi.
Yazımızın başlığı; “SUS, OTUR, EMİR AL” düşüncesinin ne kadar doğru olduğunu sanırım bu bir iki örnekte görmek mümkün.
ABD 10 bin kilometreden gelerek Ortadoğu’daki ülkelerin zenginliklerine haydutluk yaparak el koyarken, Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak milletine hizmet eden bir Hükümete; “sen İran ile ticaret yapamazsın, sen halkının ihtiyaçlarını karşılamak için benim ambargo koyduğum ülke ile ticaret yapamazsın” diyor, ama yeni Türkiye Cumhuriyeti yönetimi yani sayın Cumhurbaşkanımız; “benim halkımın ihtiyaçlarını karşılamak için her ülke ile ticaret yaparım” dediği için Hükümetin yıkılması için AABD her türlü DARBE girişiminde bulunuyor, buna Türk haklıda, sayın Cumhurbaşkanımızda asla sessiz kalmadı ve halkın ihtiyaçlarının giderilmesi için her türlü riske girerek çalışmalarına devam etti.
Bu yaşanan süreçleri bizler unutur isek, eskiden olduğu gibi emir alan, “sus, otur” dendiğinde sandalyesinden kıpırdamadan verilecek emirleri bekleyen ülke oluruz.
Bu tespitleri yapınca, geleceğe giderken yaşanan süreçleri asla unutmamak gerekir.
Son günlerin güncel konusu Afganistan olduğuna göre ABD nin Afganistan’da yaptığı yıkımı bir kez daha ortaya koymakta fayda var.
ABD Afganistan’a yardım bahanesi ile 20 yıldır işgal etti, bu süreç içinde ABD Taliban yönetimini “terörist” ilan etti, sonra Taliban yönetimi ile masaya oturdu, anlaştı. Afganistan hükümetine çeşitli destekler içinde 300 bin kişilik Orduyu yetiştirdiğini iddia etti, Afgan Hükümetine bağlı Orduya her desteği verdiğini ve 70 bin kişilik Taliban kuvveti karşısında 300 bin Afgan askeri yetiştirdiklerini, “artık Afganistan’da kalmak istemiyoruz” diyerek ABD askerlerini Afganistan’dan çekmeye başladı ve Afganistan’da son günlerde yaşanan acı ve ızdırapları TV lerden ve haberlerden görüyor, anlıyoruz.
ABD nin dostluğuna asla güvenmemek gerekir, onların dostluğuna güvenmemek, onlarla kavga edilsin anlamı da çıkmaz tabi ki ama, gerektiğinde ABD ile savaşı göze almak da şart olduğunu bilmek gerekir.
Sonuç; SAVAŞI GÖZE ALAMAYAN MİLLETLER, EGEMEN GÜÇLERİN, EMPERYALİST ÜLKELERİN MANDA YÖNETİMLERİNE TALİP OLURLAR, ESİR HAYATI YAŞAMAKTAN BAŞKA ŞANSLARI OLMAZ.
Günün Sözü; HÜR VE BAĞIMSIZ TÜRKİYE EMİR ALAMAZ.
YORUMLAR