Cemalettin Bilgin

MİSAFİR KALEM; AYHAN SARIKAYA

BENİ ÇÖPLERE ATMAYIN
Sararmış başaklara dokundum. Elimin ayasında başakların kılçıkları hareketlendi.. Uzun zaman oldu nerelerdeydin, dercesine fısıldadılar. Birden bire adeta avuçlarımın içinde canlandı hayat. Bir tohumdan milyonlara umut olan tılsım. Ona kavuşmak için yapılan savaşlar, insanların birbirlerini acımasızca kıymaları. Onsuz asla olmaz. Aşk gibi. Onsuz yaşayamazsın. Yaşasan bile tat alamazsın hicbirseyden. Öküzün trene baktığı gibi bön bön bakar geçersin.
Bir bulut takıldı gözlerime uzaklardan sessizce bize bakıyordu. Günlerdir gözyaşları akıtalı yorgun düşmüştü kirpikleri. Son parça, son bulut. Artık yerini güneşe bırakacaktı. Güneş bir vardı bir yoktu bu zamana dek. Gündönümü geçeli dört gün oldu. Güneş bütün varlığıyla canlıların üzerindeydi şimdi. Canlıların içinde Güneşe en fazla ihtiyacı olan işte karşımda ki yarı boyuma ulaşan altın sarısı başaklardı. Buğday başakları. Başaklardaki daneler süt olumundan sertleşerek değirmenlerin valslerinde öğütüldükten sonra sofralarımıza binbir çesit güzellikte karşımıza geleceklerdi. Bunun için gecesini gündüzüne katıp bir parcasına hasret kalanlar varken niceleri de vardı ki çöp bidonlarına atacak kadar alçaklaşan.
Güneşin ısıklarına sereserpe yayılmaktan mutlu olan başaklarla sohbetim biraz daha devam etti. Yirmi gün sonra hasat-harman makinasını alıp da gel, dediler. Kendisi için yaşamayan başaklar.” Ben sizin için yağmur demedim, yaş demedim, günes demedim her türlü doğa şartlarına katlandım, hatta değirmenlerde kafamı, gözümü ezip un ufak etmelerine dahi sesimi çıkarmıyorum. Bu kadar ezaya cefaya hep sizin için katlanıyorum. Lütfen beni çöplere atmayın,” diyorlardı adeta

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.