Cemalettin Bilgin

HERKES İŞİNİ YAPSA!

Herkes işini yapsa, insanlar mutlu olsa!.

Bu dünyanın imtihan dünyası olduğunu inancımız gereği biliyoruz.

Bir gün doğduk, bir gün öleceğiz.

Her insan hayırlısı ile dünyaya gelir, bulunduğu şartlar onun sağlıklı, mutlu büyümesine vesile olur.

Koskoca dünyayı birileri bir türlü paylaşamadı gitti!

Hani sıkça paylaşmaya çalışıyoruz; “MAL SAHİBİ MÜLK SAHİBİ, HANİ BUNUN İLK SAHİBİ?”

Dünyadaki bütün mülkler Cenabı Allah’a aittir, bizler bu dünyadaki nöbet günümüzde bazı mülklere sahip olmak için çalışıyoruz!!!

Herkes işini yapsa ne kadar güzel bir dünyada yaşanır.

Şimdi Dünya denince, koskoca dünyadan örnekler vermeye kalkar sek altından kalkamayız, en güzeli bizler Anadolu’nun bir köşesinden, kendi etrafımıza seslenelim!

Bizler zaman zaman çok eleştiri alıyoruz!

Söylenen sözler şunlar; “siz neden şu haberi yapmıyorsunuz?” veya; siz neden yaşanan sıkıntılara ve usulsüzlüklere duyarsız kalıyorsunuz?” vs vs.

Kıymetli dostlar, değerli okuyucularımız, her insan eleştiri hakkın kullanmalıdır.

Eleştiri makam sahibi olan insanları, siyasetçileri, yetkili ve etkili insanları DİNÇ tutar!.

Bizler eleştiri yapan ve aynı zamanda bu şehirde, bölgemizde ve ülkemizde insanların Mutlu, Huzurlu, Sağlıklı yaşamasını isteyen kişi ve basın mensuplarıyız.

İnsanların amacı Üzüm yemek ise, o zaman haklı eleştiri yapmak gerekir, aksi taktirde dolmuşa binip yolculuk edip, sağa sola çamur atmamak gerekir.

Bizleri eleştirenler genelde kavgaya meydan verecek konuların yazılmasını istiyor!.

Bizlere; şu kişi şunu yazmış neden yazmıyorsunuz?” diyor.

Bizler için, şu şey bu kişinin ne yazdığı değil!, toplumun haklı gerekçelerle yazdığı yazılara verdiği destek ve cevap önemlidir!!!

Bazen; “şu kişi şunu yazdı, sen neden yazamıyorsun?, sen babanın oğlu değilmisin” diyerek ciddi olarak bizleri tahrik etmeye çalışanlara sormak gerekir!.

Peki bizlerin yazdığı yazıları beğenemeyen, altına yorum yapamayanlar ne hakla bizlere suçlayıcı dil kullanıyor?

Bizler tabiki babam gibi cesur değiliz, onun kadar güçlü değiliz ama, bizlerde hiç bir kişi veya kurumdan çekinmeden “SAĞIM SOLUM SÖBE” diyerek yazıyoruz!!!

Sağım Solum Söbe oyunu oynardık!

Çocuklar olarak Saklanbaç oyununun kuralı Gözler kapalı iken, Gözler açılmadan; “Sağım Solum Söbe” der Saklanbaç oynamaya başlardık!

Çocuk yaşta başladığımız Saklanbaç oyununa, hayatın içinde devam ediyoruz. Yazı yazıyoruz, sağımıza, solumuza bakmadan doğru ne ise onu yazıyoruz!

Han derler ya; “SİRKEYİ, SARMUSAĞI HESAP EDEN ÇORBAYI İÇEMEZ”.

Çorbalar içinde, Kelle Paça, İşkembe çorbası mutlaka Sarmusak ve Sirke ile içilir, aksi taktirde Sirkeyi ve Sarmusağı hesap edenler, masaya koymayanlar, Çorba içmiş sayılmaz!

Bizleri Niksar meselelerine sahip çıkmamakla suçlayanlar, İğneyi kendilerine, Çuval Dızı, bize batırsın mahsuru yok, ama ilk önce iğneyi kendilerine batırsınlarki uykudan uyanmış olsunlar!!!

Bizler işimizi yaptığımıza inanıyoruz, memleketin bir derdi var ise onu hiç tereddüt etmeden haber yapıyoruz, köşe yazımda dile getiriyorum, her şeyden önce muhataplarına konuyu derhal iletiyorum!

Bazı arkadaşlar bizleri yalnızca haber yazan olarak görebilir!

Bizler haber yapmak, haber yazmak dışında yazdıklarımızdan fazlasını konunun muhatapları ile daha fazla konuşarakta sorumluluğumuzu biliyoruz ve yerine getiriyoruz.

Bizler konumuza hakimiz, ne yapılıyor?, kimler ne söylüyor?, kimler ne yapıyor? Biliyoruz.

Şunu biliyoruz; “Her doğru her yerde söylenmez”  düşüncesinden hareketle yolumuza devam ediyoruz.

Bizler sorumluluktan asla kaçmayız, elimizi taşın altına koyarız, hatta vücudumuzu da Taşın altına koymaktan kaçınmayız, lakin her şeyin zamanı gelmesi gerekir!

Bizler bu şehrin tozlu yolarından geçiyoruz, sıkıntılarını bizzat yaşıyoruz.

Bu şehirdeki yanlışları, bu şehirdeki hataları yazarak, muhataplarına söyleyerek, konularak ve gerektiğinde yazarak hayatımızı bu şehirde yaşıyoruz.

Dün akşam bir dostum, kardeşim bizleri bahçesine davet etti, davete katıldık, çok sayıda meslektaşımız yanında, Siyasetçiler de vardı ve Siyasetçilerimiz içinde Tokat Milletvekilimiz sayın Mustaf Aslanda bulunuyordu.

Bir insan davet edildiği yerye sıradan muhabbet eder, keyfine bakar, arada bir gırgır şamaya yapar değilmi?

Bizler her zaman olduğu gibi kendi dertlerimizi bir tarafa bırakıp, yine bu güzel şehrin meselelerini masada konuştuk!!!

Bizler yine bu güzel şehrin meselelerini sayın Milletvekilimize ifade ederken, arkadaşlarım bana; ya Cemalettin kardeşim bırak şu Niksar meselelerini, her gün haber yapıyorsun zaten burada da bırak kim ne yaparsa yapsın” diyerek bizlerin memleket meseleleri için fazla yorulmamamız gerektiğini ifade etti!.

Davet edildiğimiz misafirlikte işin başında Mustafa beye şunu söyledim; vekilim Niksar OSB  deki istimlak edilmesi gereken arsaları istimlak edin artık, memlekete yatırımcı geliyor ama OSB de yer yok” dedim!

Davet yerinde uzun saatler kaldık, uzun saatler sonunda vedalaşırken, “Vekilim OSB nin arsa meselesi” dediğimde Mustafa bey; “Cemalettin abi anlaşıldı, OSB nin arsa meselesinin çözülmesini istiyorsun, inşallah çözeceğiz merak etme” dedi

Ve bizler dostlarımızın yanından ayrılırken memleketimin meselelerini ortaya koymaya devam ettik.

Günün Sözü; “Alçakça söylenen bir söze sakın karşılık vereyim deme. Çünkü o sözün sahibinde daha nice düşük sözler vardır..”

 

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.