Cemalettin Bilgin

HERKES HATA YAPAR!.

Herkes Hata Yapar, önemli olan hatadan dönmektir.

Bir şeyler yazmamak için gayret ediyorum, içinde bulunduğumuz şartlar bizi mıknatıs gibi olayların içine çekiyor.

Ne yapalı fazla sağa sola çarpmadan, hayatın gerçeğini, yaşanacak sıkıntıları ortaya koymak boynuzun borcudur.

İzmir Depreminin sıkıntıları devam ediyor.

İzmir’de yıkılan binanın bir tanesinin ismi, 1999 depreminde vefat eden bir çocuğun ismi imiş, genç yaşta hayata gözlerini yuman kardeşimize Allah’ta rahmet diliyoruz.

1999 Gebze depreminde vefat edenler belli, o depremde sıkıntı yaşayıp halen yaşayanlarda belli, yaşanan sıkıntıların boyutları da belli. Aile reisi 1999 depremini unutmamak için sanırım İzmir de yaptırdıkları veya yaptıkları apartmanın ismini çocuklarına vermiş, bu çok önemli bir düşünce.

1999 depreminin unutulmaması için apartmana verilen isim, o apartmanı yapan aile için çok kıymetli, o apartman da duran, o apartmandan daire alan insanlar içinde çok önemli çünkü izim çok özel isim.

Peki 1999 da vefat eden gencin ismi bir apartmana verildiği halde ve gerekli uyarılar alındığı halde, 1999 dan sonra İzmir de yapılan apartman neden ve niçin, nasıl yıkıldı?.

Acılı günde kimseye hesap sorma şansımız yok, kimsede sormamalı, zaten biz hesap soran tarafta değiliz,  ama 1999 tarihi ile 2020 tarih arasında yaşanan olaydan DERS çıkartmak mecburiyetindeyiz!.

TARİH TEKERRÜRDEN İBARETTİR.

Tarihi süreçlerde yaşanan sıkıntılardan ders almayan insanlara söyleyecek söz bulamıyoruz.

20 sene önce Gebze’de yaşanan Deprem, 20 sene sonra veya 30 sene sonra “olmayacak” diye bir garantimi var?.

Gebze de 20 sene önce yaşanan Deprem, 20 sene sonra tekrar olabilir!, efendim olmazmış!. Neden?, “yer altı bilim insanları depremler 40-50 hatta 100 senede bir oluyor, diyorlar onun için olmazmış” yok öyle bir dünya.

Dünya kurulalı ne kadar oldu?, tam bilen yok.

Peki Dünya kurulduktan sonra, hangi kavimler, milletler bu dünyada yaşadı?, çok net bilende yok, bilenler varsayımlar ışığında yazıp çiziyor, ama bilim insanlarına inanıyoruz.

Peki; Bilim insanlarının söylediği sözler bizler için geçerli ise, onların sözlerinin hayat bulması için neden gayret etmiyoruz?.

Gebze Depreminden ders alınmamış yeterince, şayet Gebze Depreminden yeterince ders alınmış olunsa idi, Depremde ölen gencin isminin verildiği apartman yıkılmaması gerekirdi, İzmir de bütün apartmanlar yıkılsa, o apartman yıkılmaması gerekirdi, çünkü Depremi her an hatırlatan  Depremde ölen gencin ismini her gün hatırlayarak yaşıyorlardı!.

Bazı insanlar küçük çıkarları için, bazı insanlar büyük çıkarları için yaşanan sıkıntıları ellerinin tersi ile itiyorlar, sonra başa bela gelinde “Devlet nerede?” diye isyan edercesine etrafa sözler sarf eder, ipin ucu kaçıp gider.

İzmir Depreminden ders alınması dileğimle, vefat edenlere Allah’tan rahmet, yaralılara Cenabı Allah’tan acil şifalar dilerim.

Cenabı Allah bir daha böyle felaketler yaşatasın!.

Deprem felaket mi?, kesinlikle değil.

Dünyanın nasıl ki; Havaya, Suya, Güneşe, Rüzgara ihtiyacı var ise, Depreme de ihtiyacı var.

İnsan vücudu nasıl ki dersini zaman içinde değiştiriyorsa, Doğanında kendisini yenilemek için Depremlere ihtiyacı var.

Gelelim bize!.

Niksar Kuzey Anadolu Fay hattının en hareketli bölgesinde.

Niksar Ovasının oluşumu Niksar bölgesinde yaşanan Depremler sonucunda meydana gelen çok kıymetli ovadır, kıymeti bugünkü nesiller tarafından bilinmese de!.

Niksar Kuzey Anadolu Fay üzerinde ciddi riskler taşıyan bir şehirdir. 1939 ve 42 yıllarında Niksar’da yaşanan Deprem, bölgeyi yerle bir etmiş.

Niksar 1939-42 yıllarından sonra Deprem görmemiş, zaman içinde 2-3-4 şiddetin de sarsıntılar olmuş sarsıntı sonrası sallanan bölgelerde yaşayan insanların ne kadar tedirgin olduklarını biliyoruz.

1942 tarihinden bugüne kadar 78 yıl geçmiş, Niksar Ovasının ürünlerinden beslenmişiz, ama ovayı hoyratça kullanmaya devam etmişiz.

Niksar Ovasına doğru hızla yapılaşma yapan Niksar’ı  3 tehlike bekliyor. 1. Tehlike; Kuzey Anadolu Fay hattının en tehlikeli hattı Kelkit Irmağı yatağı, sağı solu, yani Niksar Ovaya doğru hızla yerleşmeye çalışırken, Depremde ölmek ve ömür boyu sakat kalmak için hızla yol alıyor. 2. Tehlike; Dünyanın en verimli Ovalarından birisi olan verimli topraklar katlediliyor, beton yığını haline geliyor, Yer altı Suları ile fazla oynanıyor, ilerleyen zamanda Konya Ovası gibi Obrukların ortaya çıkması kaçınılmaz olacaktır!. 3. Tehlike bölgemizde yapılan çok sayıda HES’ler Kelkit Vadisinde yaşanacak bir Deprem sonrasında, HES’lere Su getiren kanallar ve barajlar yıkılacak, Ovaya, düz arazilere yerleşen  evler bir başka felaketler  karşı karşıya kalacaktır, bize inanmayanlar, Erbaa’dan başlayıp Su Şehrine kadar gitsin, yol kenarlarında yapılan Su taşıyan kanallara baksın, bölgedeki heyelanların Kanalları sürekli tahrip ettiğini göreceklerdir.

Bugün Deprem yokken bölgedeki heyelanlardan dolayı Su kanalları sürekli yıkılmakta, tahrip olmakta ve hatta D100 Karayolu sürekli heyelandan dolayı kapanmaktadır.

Doğa’yı tahrip ederek RANT elde etmek isteyenler, insanlığı felakete sürüklemektedirler!.

Bilim insanları Niksar’ın yerleşim olarak şehri yarım ay şeklinde yapılaşmasını, riskli alanlara yerleşim yapılmamasını söylüyor.

Niksar dünden ders almamıştır.

Niksarlı yetkililer ve müteahhitler inatla ve ısrarla, Ovaya, yani Deprem riski yüksek bölgelere koşarak gidiyor, buna DUR demek mecburiyeti vardır.

Bugünkü Dünyalık çıkarlar için, insanların hayatı karartılmamalı, Niksar artık verimli Tarım arazilerini yok olmasına izin vermemelidir.

Yeni Hükümet Konağının yapılacak bölgesi en sıkıntılı riskli bölgelerdendir.

Devlet kendi binasını çok yüksek maliyetle yaparım, dediğinde vatandaşa şu mesajı veriyor; ben devletim bu bölgeye yerleştim, sende gelebilirsin” demektedir, devlet kötü örnek olmaktadır, geliniz yok yakınken, yeni Hükümet Konağının Terminal bölgesine yapılmamasıdır, burada rant elde etmek isteyenler bana kızacaktır, geçmişte kızdıkları gibi ama, bir insanın canı Dünyadaki her maldan kıymetlidir.

1985-86 yıllarında Hükümet Konağının şu anki yere yapılmasına karşı çıkmıştık, Polis Karakolunun yapılıp yıkılan yere yapılması için mücadele yapmıştık. İnatla ve ısrarla iki devlet kurumu yapıldı, Polis Karakolu bina çürük diye yıkıldı, şimdi yıkım sırası Hükümet Konağında, bu binaları inatla, ısrarla yapanlar, iddialı bina yapanlara hesap sorulacak mı?.

“DEVLETİN MALI DENİZ, YEMİYEN DOMUZ” sözlerini bizler kabul etmiyoruz. Saygıyla hatırlattım.

HATADAN DÖNMEK FAZİLETTİR.

Günün Sözü: İNSANI YAŞATKİ, DEVLET YAŞASIN.

 

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.