Cemalettin Bilgin

ENERJİMİZ BOŞA GİDİYOR!.

Sosyal Medyada ALGI operasyonları devam ediyor.

Bulunduğu şehrin sıkıntılarını ortaya koymaktan aciz insanlar, ülke meselelerinin çözülmesi yerine, Cumhurbaşkanlığının Uçaklarını ve makam araçlarını sorgular oldu.

Günlük 18 saat ayakta uyanık olarak kalan süremizin tamamında enerjimizin boşa gittiğine inanıyorum.

Bu ülkenin insanı olarak çalışmaya, kalkınmak için çalışmaya, üretmeye muhtacız.

Bu ülkede 100 kişiden 10 kişi gerçekten yaptığı işin hakkını vererek görevini yapıyor, %20 si “eh işte benden bu kadar” diyerek çalışmaya çalışıyor, %50 si gün doldurmak için zaman geçiriyor, aldığı paranın, aldığı hizmetin kıymetini bilmeden hayatının devam etmesini istiyor, %20 side çalışmadan hayatının devam etmesi için gün geçiriyor.

Hep duyarız, “Almanya savaşa girdi, biz ülke olarak savaşa girmedik ama Almanya dünyanın en güçlü ekonomisine sahip ülkesi” diyerek konuşuyoruz.

Almanya 2. Dünya savaşına girdi, savaş bittikten sonra Alman halkı çalıştığı gün içinde kendisine çalıştığı zaman içinde yaptığı işleri, devleti için çalıştığı kısa süre içinde aynı işleri yaparak devletinin güçlenmesine katkı sağladı.

Peki bizler ülke olarak 2. Dünya savaşına girmediğimiz halde neden halen ekonomik kalkınmamızı sağlayamadık?. Bu sorunun cevabını vermek aslında çok zor değil.

Bizler ülke olarak 2. Dünya savaşına girmedik ama, insanlarımızın beyin gücüne sahip çıkamadık, halkın çoğunluğu köylerde yaşadı, üretmek için Kara Sabanlarla çift sürdü üretti halkın aç kalmamasını sağladı ama hükümetler Köylünün ürettiği üründen çok aşırı vergi aldı, verilerini ödeyemeyenlerden ürettiği buğdayın 3/2 sini devlet olarak aldı 1 i vatandaşa kaldı, buna rağmen köyde yaşayan insanlar uzun yıllar devletine hizmet yaptı, şehirlerde yaşayan ağalar, paşalar saltanat ve lüks içinde yaşadılar devlete vergi vermemek için iktidarın saltanatından faydalandılar.

Sahi Almanya 2. Dünya savaşına girdi bugün ekonomisi dünyada çok ileri seviyede, iki Almanya idi, bileşti tek Almanya oldu, bize gelince çelişkiler ülkesinde yaşıyoruz!.

Kendi Misakı-Milli sınırlarımıza sahip çıkalım desek, bizim içimizdeki Bizanslılar hemen hoplamaya başlar; “Irak’ta ne işiniz var, Suriye’de ne işiniz var, Libya’da ne işiniz var” dedikçe derler ne Misakı-Milli sınırımız nede komşularla sağlıklı gelişmemiz ortaya çıkabilir!.

Almanya’da; hem devletin yetkilileri, hem de halkı milliyetçi, kendi topraklarına her bakımdan bizden fazla sahip çıkıyorlar, ülke menfaatlerinde sağcısı, solcusu birlikte hareket ediyorlar, bize gelince elimizdeki adalara sahip çıkamamışız, Kıbrıs adasına sahip çıkamamışız, bugün sahip çıkmaya, o ülkelerde yaşayanlarla insan gibi sağlıklı ilişki kurmaya çalışıyoruz, yine muhalefet partileri; “ne işiniz var Mavi Denizlerde” diyerek hükümeti suçluyorlar, suçlamanın ötesine gidiyorlar, Yunanlılardan çok Yunanlıları, Rumları savunur oldular!.

Almanya 2. Dünya savaşına girmiş çok kayıplar vermiş ama teknik ve teknoloji bakımından mükemmel hale gelmiş, nedenlerden bir tanesi, savaşı sorgulamamışlar, “savaştan sonra ülkemiz nasıl kalkınır?” diyerek çalışmışlar, çalışmadan devletten ve iş adamlarından, iş erenlerden ücret talep etmemişler ve bugün güçlü Almanya’yı meydana getirmişler.

Bizim ülkemizde, sağlık bedava, Covit aşısı bedava, devlet en ücra köşeye kadar sağlık ekiplerini gönderiyor, dünyada ciddi ekonomik sıkıntı devam ederken, işçisi de, memuru da, en yetkili insanlarda; “maaşıma ne kadar zam yapacak devlet” diyerek sosyal medyayı sallıyorlar, yetmedi genç yaşta emekli olmak için Hükümeti dahi tehdit edecek kadar ileri gidiyorlar, bunun en büyük nedeni nedir?” diye soranlara, muhalefet Yerli ve Milli olmadığı için en önemli konularda birlik olunamıyor.

Bazı insanlar kendi özel lüks yaşantısını nasıl kazandı da lüks hayat yaşayabiliyor?, bunu kendisine sormadan, devletin Cumhurbaşkanının Uçağını, Makam araçlarını sorguluyorlar!….

Ülkemizdeki muhalefet insanlarımızın enerjilerinin boşa gitmesini sağlıyor, gereksiz bir şekilde insanlar polemiğe giriyorlar.

Ülke olarak boşa geçen zamanımızın olmadığını bilmek zorundayız.

Çok çalışıp, az harcamalıyız, az harcamalıyız derken “ac gezelim, ac yaşayalım” demiyoruz, çok çalışalım, tasarruflu olalı, para olunca harcamak kolay.

Çalışmadan yaşamayı meslek edinmiş bir toplum yaratılıyor.

Çalışma barışı her geçen gün yok olmaya başladı.

Çalışma barışının her geçen gün yok olması, küçük ve orta ölçekli esnafların, ticaret hayatının sona yaklaştığını gösteriyor.

Bizler neden Almanya gibi güçlü olmayalım?.

Almanya’nın farklı hayat tarzı var mutlaka ama, bizlerde çalışarak Almanya’yı geçmememiz için bir neden olamaz.

Almanya asla iş disiplininden taviz vermez, kurallar katıdır, iş disiplininden taviz verilmediği için yaptıkları her ürünün kalitesi tartışılmaz bir şekilde mükemmeldir.

Bizlerin içinden pek çok kişi, daha işi öğrenmeden işin hilesini öğreniyor ve hileli iş yapıyor, Almanya’da asla hileli bir iş yapamazsın, işinde kaytarma yapamazsın.

Almanya olmak için her kes samimi olmalı, işini severek yapmalı, aksi taktirde bu ülkede yaşayan %10 kesim çalışır, %90 ı kapmak kuytak yaşamaya çalışır, sonrası malum, bir gün Duvara Toslayınca, “eyvah ne oluyoruz, neden böyle duruma düştük” feryatları başlar ama iş işten geçmiş olur.

İnsanlarımızın enerjilerinin boşa gitmemesi için ülkemizdeki muhalefet partileri samimi olmalı, iktidarın hatalarını iktidarı yıkmak için değil, iktidarın millet ve devlet menfaatlerine çalışması için muhalefet yaparlar ise, insanlarımızın enerjileri boşa gitmemiş olur.

Rutin günlük çalışma tempomuza bir bakalım, gerçekten samimi olarak üstlendiğimiz işi hakkı ile, doğru bir şekilde yapıyormuyuz?.

Ülkemizde siyasi kirlilik olunca, ne çalışma barışı oluyor, neden işe giren insanların çoğu dürüstçe çalışmıyor.

Bazı insanlar işe girene kadar küçük dilleri gözüküyor, sonrası malum!, işe başlayıp birazda işi gerçekten nasıl yapıldığını değil de, nasıl kaytararak günümü geçiririm” düşüncesi hakim olunca, artık işe girerken yalvaranlar, işe girdikten sonra insanlara iş yaparken, insanları yalvartacak, hatta çıldırtacak noktaya geliyor, biraz üzerine gittiğinizde; “ben siyasi olarak şu düşüncedeyim bana karışamazsın, emir veremezsin” ve hatta; “bana iş emri veremezsin benim kanuni haklarım var” diyerek mahkemeleri adres gösterip, tehdit etmekten geride kalmıyorlar.

Enerjisini boşa harcayan milletin yükselmesi ne kadar olur ise, onu hatırlatmak istedim!.

Günün Sözü: Edebin ne kadar önemli olduğunu bilseydiniz Allah’tan rızık yerine edep talep ederdiniz.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.