Zileli Sanatçı Mustafa Sarıtaş’ın Gravür Sanatı Serüveni

Posta Gazetesi YouTube kanalına konuk olan Zileli sanatçı Mustafa Sarıtaş, gravür sanatı serüvenini anlattı.

Posta Gazetesi YouTube kanalına

Posta Gazetesi YouTube kanalına konuk olan Zileli sanatçı Mustafa Sarıtaş, gravür sanatı serüvenini anlattı. Mustafa Sarıtaş, Zile ilçesinde yer alan tarihi mekanlara duyduğu ilginin kendisini gravür sanatına yönlendirdiğini anlattı. Sarıtaş, üniversite yıllarında Şükrü Ertürk’ün bir gravür sergisine katılmasının, bu sanat dalına duyduğu ilgiyi artırdığını ifade etti. 

Sarıtaş, gravürün teknik çizimlerle başlayan bir sanat dalı olduğunu, 17. ve 18. yüzyıllarda özellikle şehir manzaraları ve kıyafet tasvirleri üzerine yoğunlaştığını belirtti. O dönemde gravürlerin metal, tahta gibi malzemelere kazınarak çoğaltıldığını kaydeden Sarıtaş, kendi üslubunu ise geleneksel gravür tekniklerine saygı duyarak oluşturduğunu ifade etti.

Sarıtaş, gravür çizimlerinde öncelikle tarihi mekanları yerinde inceleyerek başladığını, daha sonra fotoğrafları atölyesine taşıyarak en uygun açıdan seçtiği fotoğraflar üzerinden çalıştığını söyledi. Çizim sürecinde ışık-gölge dengesi, çizgi ritmi, doku hissi gibi unsurlara dikkat ettiğini belirten Sarıtaş, yaklaşık 145 orijinal gravür çalışması yaptığını kaydetti. 

Sarıtaş, gravür sanatının günümüzde tam anlamıyla algılanamadığını, insanların bunu sadece bir çizim sanatı olarak gördüğünü ifade etti. Ancak kendisinin gravürü geleneksel bir sanat dalı olarak yaşatmaya çalıştığını kaydeden Sarıtaş, gelecekte bu sanatın daha iyi anlaşılacağına inandığını sözlerine ekledi.

Gravür Sanatının Kökeni ve Tarihçesi

Gravür sanatı, metal, tahta ve benzeri malzemelere oyma ve kazıma yöntemiyle resim veya yazı basımı yapma tekniğine dayanan bir baskı resim sanatıdır. Gravürün kökeni M.Ö 1500’lü yıllara kadar uzanmakta olup, ilk örnekleri Çin ve Hindistan’da görülmüştür. Ancak gravür sanatının gelişimi 15. yüzyılda Avrupa’da başlamıştır.

Bu dönemde gravür tekniği ile yapılan eserler genellikle dinî ve sembolik içeriklidir. 16. yüzyılda gravür tekniği gelişerek, doğa betimlemeleri ve portre çalışmaları ön plana çıkmıştır. Albrecht Dürer gibi sanatçıların desteğiyle gravür, resim sanatının ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. 17-18. yüzyıllarda gravür özellikle harita, panorama ve mimari yapı görünümlerinin aktarılmasında kullanılmıştır.

Günümüzde gravür, temel olarak metal yüzeyine oyma ve kazıma yöntemiyle resimsel bir baskı oluşturan sanat dalı olarak tanımlanmaktadır. Gravürde kullanılan malzemeler arasında bakır, çelik, zincir, taş ve ahşap yer almaktadır. Günümüz sanatçıları gravür tekniğini siyah-beyaz eserler yanında renk