Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın rehberliğinde sürdürülen ekonomi politikaları Türkiye’yi yoksulluk ve enflasyon girdabına sürüklerken, TCMB de eleştirilen adımlar atmaya devam ediyor. Şahap Kavcıoğlu’nun görevden alınmasıyla başlayan süreçte piyasalara “Rasyonel politikalara dönüş” mesajı verilmiş ve Merkez Bankası, 2024’ün ilk aylarında döviz pozisyonunda toparlanma yaşamıştı. Ancak 31 Mart seçimleri öncesi dolar kurundaki artış ve TCMB’nin piyasalara yönelik satışları ekonomide yeni bir alarm durumuna neden oldu. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in göreve başlamasının ardından -77.7 milyar dolardan -45 milyar dolara kadar düzelen TCMB net döviz pozisyonu, son bir ayda tepetaklak düştü. TCMB, piyasaları dengelemek için 22 milyar dolar satış gerçekleştirirken, bu durum KKM’yi tasfiye sürecini de sıkıntıya soktu. Şimşek, uygulamanın 2024’ün sonu itibarıyla tasfiye edileceğini ve bunun için TCMB’nin döviz rezervlerini artırması gerektiğini belirtmiş olsa da, rezervlerdeki düşüş ve KKM’deki erime ekonomi yönetiminde paniğe yol açtı.
Kapalıçarşı’da döviz ve altın talebinin zirveye ulaşması, Türkiye’de yeniden ‘ikili kur’ yaklaşımına işaret ediyor. BDDK’ya göre KKM’deki düşüş son üç haftada ortalama yüzde 0.65 seviyesine indi. Ekonomistler, TCMB’nin net döviz pozisyonundaki kayıpları ve KKM’de bulunan 78 milyar dolarlık dövize endeksli mevduatı dolar kuru için büyük bir tehlike olarak görüyor. Ekonomistlere göre, tasfiye sürecine müdahale edilmesi halinde yatırımcılar KKM’den kaçarak döviz tevdiat hesaplarına yönelebilir ve bu durum Türkiye tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir döviz krizine neden olabilir. Bu durum, ekonomi yönetiminin KKM’yi tasfiye ve döviz kurunu kontrol etme becerisini sorgulatırken, Türkiye’nin ekonomik geleceği için endişeleri artırıyor.