SERİN YAYLALARA DOĞRU

Yazın bunalınca, tozdan, sıcaktan;
Yazın bunalınca, tozdan, sıcaktan;
Kollarını açmış, bekler yaylalar!
Soğuk sularıyla, ormanlarıyla,
Bin bir derde derman, ekler yaylalar!
Belki “Çamiçi’ne”, belki “Bölge’ye”,
Çıkarken yükselir, yollar, yokuşlar.
Gönlünüz hasrettir, şimdi gölgeye;
Önce fundalıklar, tedirgin kuşlar…
“Ardıçlı Beli’ne” geldiğinizde,
Bir serin rüzgâr ki, sizi karşılar.
Niksar gerilerde, ta derinlerde!
Temmuz sıcağında, baygınca yatar…
Birazdan çevreniz, dağ, dere tepe;
Hep yeşil, hep serin, hep orman kokar!
Yaylanın evleri, karşı düzlükte;
Önünden incecik, bir dere akar…
Çayırlar içinde, “Kebap ocağı”;
Eğlenen insanlar, gülen insanlar.
Unutur geride kalan sıcağı;
Ruhunuz ferahlar, neşeniz artar.
Burda, bir rüyadan uyanmış gibi,
Gezersiniz; dallar, sizi kucaklar.
Cennet’ten köşedir, her çamın dibi;
Her çamın dibinde, gizli bir bahar…
Ahmet Ertuğrul KARAHAN