MİSAFİR KALEM; BEGÜM AYANA

Türkler Tarihler Boyunca Atlarını

Türkler Tarihler Boyunca Atlarını Nereye Sürmüşlerse Geçtikleri Her Yerde Mutlaka Değil İzlerini Köklerini Bırakmışlardır. Tüm Dünyayı Kendileriyle Eken Türklerin Tarihini İyi Araştırmak ve Anlamak Gerekir. Bunu Bilim Yapabilir!

Kültür Bir Anda Oluşan Bir Değer Değildir Kökleri Asırlara Dayanır

Türklerin halk arasındaki bilgi paylaşımı ve kültür oluşturma adına sözlü ürünleri nesilden nesile aktarıla gelmekteydi. Dünyanın en hacimli ve en yoğun destanları, dilin anlatım, ifade ve konuşmadaki önemi bakımından Türk kaynakları oluşturmuştur. Dilin konuşmadaki önemini ve akışı, anlaşılırlığı ve yapısı bakımından diğer dillere göre oldukça gelişmiştir. Hatta Türkçe konuşma eylemine bağlanmaz. Türkçe bir savaşçıların dilidir ve Türklerin inançları da aynen dilleri gibidir. Tıpkı bozkırlar gibi sade ve açıktır ve bu hayata uygundur. Başlangıçta kurt, ayı, dağ, doğa ve canlılardan oluşan pek çok doğal unsurları “ata” olarak belirleyip envaiçeşit “mit” oluşturan Türkler, nihayetinde “Tengiricilik” diye adlandırdıkları bir inanca sahip oldular. İlk Türkçe belgelerde görülen yazılı belgelerde bu din tek tanrıcılık olarak belirlenmektedir. Ve tanrı, bu doğanın arkasındaki güçtür. Tanrının çevresinde iyice kötü ruhlar vardır. Tüm dinler tanrıdandır. Doğruyu yalnızca tanrı bilir. Belki de bu yüzden Türkler belli başlı tüm dinlere mensup, mensup bulunmuşlardır.

BEGÜM AYANA