İLK AŞKININ İZİNDE

Kanatları olsa uçağı takip

Kanatları olsa uçağı takip eder, havaalanına iner inmez sarılıp bir daha bırakmayacaktı sevgilisini ama kanatları yoktu iste. Katıksız komünist Che Guavere’ nın ” imkânsızı işte” aforizmasını kaç defa istemişti ama nafile. Bazı şeyler, doğanın yapısına ters düşüyordu. Umutsuzluğa düşecek değildi ya, er ya da geç nasıl olsa kavuşacaklardı. Sosyal medyadan görüşüp arada bir telefonlaştıklarına göre çok yakında kavuşmaları gerçek olacaktı. Şöyle hafif müzik eşliğinde deniz manzaralı bir lokantada oturmak. Yılların hasretini giderircesine sohbet ederken tatlı tatlı bakışmak.Değirmen taşlarının buğdayları ezerek öğutmesi gibi hayat kimbilir nasıl öğütmüştü onu. Aynı şeyleri belki de kendisi için de düşünüp” nasıl geçti bensiz yılların?” diyecekti. Zamanın akışını kim durdurabilmisti ki. Onsuz geçen zamanın hiç bir anlamı yoktu zaten.
“Niye daldı gözlerin, “dedi yanına oturan konsomatris. Karşısına oturmuştu sarışın kadın.
“Sevgilimi düşünüyorum, ” dedi Almanca. Defalarca Almanya’ya gidip gelmişliği, burada uzun zaman kalmışlığı vardı adamın. Rahatlıkla bir Almanla iletişim kurabilirdi.
” Ne oldu sevgiline, terk mi etti seni, yoksa öldü mü”
” İlk aşkımdı. Gençken izini yitirmiştim. Hayatın bana en büyük sürprizi olsa gerek bir ay öncesi sosyal medyadan karşıma çıkardı ama hâlâ kavuşamadık.”
” Ilginç” dedi konsomatris. Derin bir ah çekti. Böyle bir aşkı yaşamak isterdi ama hep aldatılmıştı. Bir süre sonra o da aldatmayı alışkanlık haline getirmiş önüne gelenle gününü gün etmişti.
” Boşver, yaşamana bak. Hayat üzülmeye değmez. Bak ben çıktım karşına, sen beni sev, ben de seni.”
Adam, kadının gözlerine baktı. Mavi gözlerinin derinliklerinde ne fırtınalarla boğuştuğunu anlamakta zorlanmadı.
” Şerefe” dediler. Kadın, kollarını yaşlı adamın boynuna dolayıp şarap kokan yıpranmış dudaklarını adamın dudaklarına yapıştırdı…

Ayhan Sarıkaya