BALLICA MAĞARASI, UNESCO DÜNYA MİRASI GEÇİCİ LİSTESİNE 2019 YILINDA TÜRKİYE’DEN GİREN TEK MİRAS ALANI OLDU

Ballıca Mağarası, UNESCO Dünya

Ballıca Mağarası, UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesine 2019 yılında Türkiye’den giren tek miras alanı oldu.

2023 Tokat Vizyonu doğrultusunda, Tokat Valiliğimizin gözetim, denetim, yüreklendirmesi, koordinasyonu ve liderliğinde; Orta Karadeniz Kalkınma Ajansı, Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğü ile Tokat İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü işbirliğinde yürütülenBirleşmiş Milletler, Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Dünya Mirası Listesi Yolunda Ballıca Mağarası Projesi kapsamında gerçekleştirilen başvuru ile Ballıca Mağarası UNESCO Geçici Dünya Miras Listesi’ne 2019 yılında Türkiye’den listeye giren tek miras alanı oldu. 

İnsanlığın ortak miras alanlarını korumada uluslararası işbirliği sağlayan UNESCO, aynı zamanda üstün veya istisnai evrensel değere sahip olan bu alanların tanınırlığını da artırmaktadır.

UNESCO Dünya Mirası Listesi Yolunda Ballıca Mağarası Projesi kapsamında, son beş yılda 400.000’den fazla kişinin ziyaret ettiği Ballıca Mağarası’nın UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne başvuru çalışmaları Orta Karadeniz Kalkınma Ajansı ve Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğü işbirliğinde yürütülmektedir.

İnsanlığın ortak miras alanlarını korumada uluslararası işbirliği sağlayan UNESCO, aynı zamanda istisnai evrensel değere sahip olan Ballıca Mağarasının tanınırlığını da artıracaktır.

Parkın en özgün değeri olan Mağara, içindeki oluşumların (speleothemler) harika renginden dolayı halk tarafından Ballıca olarak adlandırılmıştır. Öte yandan parkın diğer karstik yapıları olan Ballıkaya Tepesi, yüzeye çıkmış kristalize kireç taşlarının yine bal renginde olduğu, doğal parkın yemyeşil orman dokusu içinde parlayan bir kayalıktır. Mağara, sahip olduğu parlak ve göz alıcı renk yanında içerdiği kalsit oluşumlarının zenginliği, çeşitliliği ve güzellikleri ile nadir bir jeolojik peyzaj oluşturmaktadır. Ballıca Mağarası’ndaki sıra dışı ve muhteşem sarkıtlar (pırasa, paraşüt, makarna, perdeli sarkıtlar, damlataşlarvb), bitişik sütunlarla birlikte, boyut, şekil ve renk çeşitliliğinin istisnai bir gösterimini sağlarlar. Farklı formlardaki sarkıtları yanında mağara incileri, nadir rastlanmaları yanında büyüklükleri ile de göz kamaştıran soğan sarkıtları, iyi gelişmiş perde travertenleri, çökelme havuzları bir bütün olarak görsel sistem oluşturmaktadır. Bu sistem, Ballıca Mağarasının, dünyada çok sık rastlanmayan, istisnai doğal güzelliğini oluşturmaktadır ve Mağara oluşumları içinde Ballıca’yı dünya ölçeğinde özgün kılmaktadır.

Birleşmiş Milletler, Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) tarafından insanlığın ortak mirası olan kültürel ve doğal alanların korunması, gelecek kuşaklara aktarılması ve tanıtılmasına dair sözleşme 16 Kasım 1972 yılında kabul edilmiş olup, 14 Şubat 1983’te Türkiye bu sözleşmeye taraf olmuş ve ülke genelindeki önemli doğal ve kültürel mirasın envantere kayıt edilmesi çalışmaları başlamıştır.

Buna göre, Tokat iline bağlı Pazar ilçesinin 7 km güneyinde bulunan Ballıca Mağarası, sahip olduğu doğal oluşum değerleri ile uluslararası ölçekte önem arz eden bir alandır. Dünya Miras Listesi üstün evrensel değer taşıyan doğal alanların korunmasını sağlamaktadır. Sözleşme kapsamına giren devletler, ulusal miraslarını listeye dahil ederek önemli doğal alanlarının korunmasında uluslararası işbirliği ve yardım sisteminin içerisine girmiş olurlar. Bu bağlamda, halihazırda ulusal düzeyde Tabiat Parkı ve Doğal Sit Alanı statüleri ile korunan Ballıca Mağarasının Dünya Miras Listesine girmesi alanın daha üst seviyede korunması ve sürdürülebilir kullanımını sağlayacak ve “Dünya Mirası” etiketini elde etmesi bölgesel ve ulusal düzeyde önemli prestij kazandıracaktır. Bu durum, aynı zamanda Ballıca Mağarası ve dolayısıyla Tokat ili için uluslararası tanınırlık ve prestij sağlayacaktır. Bu prestij de beraberinde turizm, kırsal kalkınma gibi birçok önemli kazanımı da beraberinde getirecektir.

Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunması Sözleşmesinde, doğal yolla veya insan eliyle ortaya çıkmış nadide yapıtların, tek bir devlete ait olmanın ötesinde ayrı bir önem taşıdıkları ve uluslararası bir miras olduğu belirtilmektedir. Zarar verilmesi veya yok edilmesi yoluyla bu varlıkların herhangi birini kaybedilmesi dünyadaki tüm insanların ortak mirasının yoksullaştırılması anlamına gelmektedir. Devletlere ulusal envanterini saptamak, bunları Dünya Mirası Komitesi’ne sunmak, bu alanları korumak ve gelecek nesillere aktarmak konusunda önemli görevler düşmektedir. UNESCO Dünya Mirası Listesi, doğal mirası korumak için uluslararası ölçekte uygulanan en kapsamlı enstrümandır. Bir alanın Dünya Miras Listesine girmesinde en önemli koşul “istisnai evrensel değer”dir. İstisnai evrensel değer, ulusal sınırları aşan ve tüm insanlığın bugünkü ve gelecek nesilleri için ortak öneme sahip doğal önemi ifade etmektedir. Üstün evrensel değerin, dünya miras kriterleri, bütünlük ve özgünlük olmak üzere 3 önemli bileşeni bulunmaktadır. Sözleşme ile bir varlığın, Dünya Miras Listesine girmesi koruma faaliyetleri kapsamında önemli avantajlar elde etmesine yardımcı olmaktadır. Miras, ulusal düzeyde korunmaktan ziyade uluslararası düzeyde korunma fırsatlarına erişme imkanı elde etmektedir. Dünya Mirası Fonundan yararlanmanın yanı sıra teknik ve uzman desteği de sağlanabilmektedir. Kazandığı yeni statü ile taraf devlete koruma konusunda yeni yükümlülükler getirmekte olup, koruma konusunda uluslararası işbirliği ve yardım sistemlerinden yararlanma imkanı sağlamaktadır. Artan koruma faaliyetleri alanın gelecek nesillere aktarılabilmesini mümkün kılmakta ve bu sayede Dünya Mirası kavramı karşılığını bulmaktadır. Bir alanın Dünya Miras Listesinde yer almasının koruma faaliyetleri açısından sağlayacağı önemli avantajlardan biri de sponsor bulunmasını kolaylaştırmasıdır. Maddi bir destekte bulunmak isteyecek kişi veya kurumlar uluslararası alanda öneminin kabul edilmiş olduğunun kanıtı olan Dünya Miras Alanı etiketine sahip varlıklara destek vermeye daha sıcak bakacaklar ve bu sponsorluk her iki taraf için kazanç anlamına gelecektir. Buradaki en önemli kazanç ise, sahanın koruma faaliyetlerine olumlu katkı sağlayacaktır. Dünya Miras Alanı olarak bir sahanın belirlenmesi, sosyal açıdan da alana ve sahip olduğu değerlere ilişkin katkı sağlamaktadır. Varlığa ilişkin olarak toplumsal farkındalığın artmasını sağlamakta ve yöre halkında bir bilinç oluşmasına yardımcı olmaktadır. Bu da varlığa yönelen tehditlerin medyada kolayca yer bulmasına, kamuoyunun daha hızlı ve etkili bir biçimde tepki vermesine neden olmaktadır. Dünya Miras Alanı olarak bir sahanın belirlenmesinin bir diğer avantajı ise, alanın uluslar arası boyutta tanınması fırsatını yaratması ve ortak bir miras olarak kabul edilecek olmasıdır. Dünya Miras Alanı olarak ilan edilen yer küresel ölçekte önemli bir prestij elde etmektedir. Ekonomik olarak önemli bir masraf ve çaba gerektiren bir işlem olan doğal varlıkların küresel pazarda tanıtılması işlemi, Dünya Miras Listesi yoluyla oldukça kolaylaşmaktadır. Listeye giren alanlar, taşımış oldukları üstün evrensel değerin tanınırlığın artmasıyla turizm açısından önemli destinasyonlar haline gelmektedir. Dünya Miras Listesinin yeryüzündeki en önemli doğal varlıkları gösterdiği düşünüldüğünde, bu listede yer alan varlıkları barındıran ülkelerin, turizm sektörü bu durumdan ciddi bir kazanç sağlayacaktır. Artan imkanlara bağlı olarak yerel halkın ekonomisindeki pozitif gelişim, yerel halkın da alana olan bağlılığını ve koruma bilincini geliştirmektedir. Dünya Miras Alanı listelerinde gösterilen başarı ülkeler için bir statü oluşturmakta, bir itibar kaynağı olarak görülmektedir. Bu bağlamda devletler, sahip olduğu doğal varlıkların toplam sayısının getirdiği itibar nedeniyle daha çok alanı miras listesine sokma çabası içerisine girmekte ve buna bağlı olarak da koruma faaliyetlerinin artmasına neden olmaktadır.

Doğayı korumak ile kullanmak arasındaki dengeyi sağlamada ulusal ve uluslararası koruma statüleri önemli argümanlardır. Sahip oldukları mevzuatlar, dönemsel planlamalar ve denetim mekanizmaları gibi birçok unsurları ile varlığının yok olmasını engelleyen ve devamlılığını sağlayan bu koruma statüleri, günümüzde birer tanıtım aracına da dönüşmüştür. Öyle ki bu statülerin getirdiği medya, reklam ve tanıtım gücü, koruma eylemlerinden daha önemli hale gelmiştir. Ballıca Mağarasının UNESCO Dünya Doğal Mirası etiketi, bunun en etkin ve güzel örneğini teşkil edecektir. Bu etiket, Ballıca Mağarasının tanınırlığının özellikle uluslararası alanda artmasına yardımcı olacaktır. Aynı zamanda Ballıca Mağarasına olan bilinç düzeyini artıracak koruma faaliyetlerine de katkı sağlayacaktır. Ballıca Mağarası, ulusal düzeyde iki farklı statü ile korunmaktadır. Sahip olduğu değerler ile Ballıca Mağarası, UNESCO Dünya Doğal Miras Listesi’ne de girebilecek potansiyeli taşımaktadır. Bu çalışma ile Ballıca Mağarasının UNESCO Dünya Doğal Mirası Listesi’ne adaylık sürecinin temeli atılacaktır. Başarılı olunduğunda, mağaranın UNESCO Dünya Doğal Mirası Geçici Listesi’ne alınması bölgesel ve ulusal düzeyde önemli prestij kazandıracaktır. Turizme yapacağı önemli katkılar ile de yerel kalkınmayı destekleyecektir.

UNESCO Dünya Miras Listesinde yer almak birçok açıdan avantajlıdır. Bu avantajların başında öncelikle ülke prestijini arttırıcı etkisi gelmektedir. Bu prestij ülkenin uluslar arası platformda daha fazla tanınması ve söz sahibi olmasında etkin olabilmektedir. Tanıtım, beraberinde turizmi geliştirecek ve turizmin doğru yönetilmesi sonucunda ülke ekonomisine katkı sağlanacaktır. Bu ekonomik katkı doğru değerlendirmeler ile kültür turizm yaratan alanların korunması için geliştirilecek projelere aktarılacak, sürekliliğin sağlandığı bir koruma-turizm dengesi oluşturulacaktır. Dünya mirası olan alanın evrensel değere sahip olduğu görüşünün benimsenmiş olması nedeni ile yerele ait bir değerin evrenselleşmesini sağlanacaktır. Bu alanlarda gerçekleştirilecek her türlü projede kullanıcı isteklerinin, evrensel koruma politikalarına uygun olmayacak şekilde gelişmesinin önüne geçilecektir. Bu noktada uluslararası bir organizasyon olması sebebi ile üye olan tüm devletler arasında bilgi belge paylaşımı ve danışmanlık imkanı sağlıyor olması önem kazanacaktır. Aynı zamanda gelişmekte olan ülkelere sağladıkları mali destek ile planlanan koruma projelerinin hayata geçme fırsatını yaratırken, üretilen projelerin ülke idari sistemi içerisindeki değişikliklerden etkilenmeyerek sürekliliğinin sağlanmasında da bir etken olacaktır.