Cemalettin Bilgin

ÜRETENLER BEDEL ÖDÜYOR!. NEDEN?.

Tarihin derinliklerine fazla dalmadan, bugün ülke gündemini Korona Virüsten sonra meşgul eden sayın Selçuk Bayraktar’a olan saldırının geçmiş tarihlerine bakmak istedik.

Baykar Teknik Müdürü ve T3 Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı sayın Selçuk Bayraktar İHA’ları, SİHA’ları ve şimdi Akıncı TİHA  üretimine başlarken neden saldırıya uğruyor, iftiralara muhatap oluyor?.

İsterseniz Cumhuriyetin kurulmasından sonraki Sanayi ve Teknoloji yatırımı yapan özel müteşebbis iş adamlarından 3 kişinin neler yaptığına bakalım, sonra sayın Selçuk bayraktar’a neden saldırıyorlar ona da kısa bir göz atalım.

Yıl 1925 de başlayan Hava hakimiyetindeki ilk çalışmalar rahmetli Vecihi Hürkuş ile başlıyor.

Vecihi Hürkuş, Türk havacılık tarihinin en önemli isimlerinden biridir, Türkiye’nin ilk uçak tasarımcısı ve üreticisidir, Türkiye’nin ilk yerli uçağını üretmiştir.

Vecihi Hürkuş, 6 Ocak 1896’da İstanbul doğdu, 16 Temmuz 1969’da ise hayatını kaybetmiştir. I. Dünya Savaşı’na katıldı. Yaralanınca İstanbul’a dönerek Yeşilköy’deki Tayyare Mektebi’ne girerek pilot olarak mezun oldu. Birinci Dünya Savaşı sırasında pilot brövesi alarak 7. Tayyare Bölüğü’nde Ruslara karşı harekata katılan Vecihi Bey, başarılı keşif ve bombardıman uçuşları yapmış ve bu arada girdiği bir hava muharebesinde bir Rus uçağını indirmiştir.

Savaştan sonra İzmir’de yeni tayyarecileri eğitmeye başlar. Edirne’ye yanlışlıkla inen bir yolcu uçağını almakla görevlendirilir. Hizmeti karşılığı uçağa “VECİHİ” adı verilince, uçak inşa etmek düşünceleri canlanır. İzmir Seydiköy Hava Mektebi’nde -bugünkü Gaziemir Hava Teknik Okullar Komutanlığı- uçak yapımı projesine devam eder. 1923’te ganimet olarak Yunanlardan ele geçen motorlardan yararlanarak ilk Türk uçağını imal eder. 28 Ocak 1925’de “VECİHİ K-VI”adını verdiği uçağını uçurur ancak ödül yerine onu ceza beklemektedir. Vecihi Hürkuş’un ödül beklerken ceza almasının nedeni, havacılıktan anlayan kimsenin bulunmamasıydı. İzin verecek merci olmadığı için, izinsiz havalanmış, bu yüzden de cezalandırılmıştır.

1930’da Kadıköy’de bir keresteci dükkânını kiralayarak, 3 ay içinde ilk Türk sivil uçağını, aslında ikinci uçağı VECİHİ XIV’ü inşa etti. İlk uçuşunu 27 Eylül 1930’da Kadıköy Fikirtepe’de büyük bir kalabalık ve basın topluluğu karşısında yapmıştır. Bu uçuştan sonra VECİHİ XIV ile önce Yeşilköy’e, sonra Ankara’ya uçmuştur. Uçabilirlik Sertifikası için İktisat Bakanlığına başvurmuş, 14 Ekim 1930’da “Tayyarenin teknik vasıflarını tespit edecek kimse bulunmadığından gereken vesika verilmemiştir” cevabını almış.

Hürkuş, bunun üzerine bakanlık nezdinde yapılan girişimler sonucu uçağa istenen belgenin alınması amacıyla uçağı sökerek demiryollarından kiraladığı vagonla Çekoslovakya’ya gönderilmesi için müsaade almıştır. Hürkuş, 6 Aralık 1930’da Prag’a geldiğinde henüz tayyare gelmemişti. Tayyareye ait statik raporu gibi resmi evrak önce Çek diline çevrilmiş, uçak gelince tekrar monte edilerek uçağın malzemeleri ve her türlü teknik kontrolü yapıldıktan sonra uçuşu istenmiş. Her türlü uçuş şekilleri ile uçuşun kontrolü tamamlanmıştır.

Hürkuş 23 Nisan 1931’de Çekoslovakyalı yetkililer tarafından civardaki bir gazinoda düzenlenen bir törenle, başköşesinde “Yaşasın Türk Tayyareciliği” yazılı bir pankartla onurlandırılarak uçuş müsaadesini almıştır. 25 Nisan 1931’de Çekoslovakya’dan uçarak Türkiye’ye gelmek için yola çıkıp 5 Mayıs 1931’de Türkiye’ye gelmiştir.

UÇUŞTAN MEN EDİLDİ

1937 yılında Türk Hava Kurumu, Hürkuş’u mühendislik eğitimi alması için, Almanya’daki mühendislik okula gönderdi. 1939 yılında mezun olarak ülkesine dönen Vecihi Hürkuş’a iki yılda mühendis olunmasının imkânsızlığı gerekçesiyle uçak mühedisi ruhsatı verilmedi.

1954 yılında ilk sivil havayolu şirketi olan Hürkuş Hava Yolları’nı kurmuştur ancak; kazalar, kaçırılmalar ve sabotajlar gibi sebeblerle şirket uçuştan men edilmiştir.

Türk havacılık tarihinin en üretken ve girişimci kişilerinden olan Vecihi Hürkuş, Ankara’da 16 Temmuz 1969 tarihinde Gülhane Askerî Tıp Akademisi Hastanesi’nde vefat etmiştir.

Şakir Zümre; Ulusal bağımsızlık savaşı kazanılıp Cumhuriyet ilan edildikten sonra Şakir Zümre Türkiye ‘ye gelip yerleşmiştir. Atatürk’ün de uygun görüp desteğini aldıktan sonra ülkemizin askeri anlamda ki ilk özel sektör fabrikasını kurmuştur. Şakir Zümre kurmuş olduğu bu fabrika ile Türk ordusunun uzun süre silah ve cephane ihtiyacını büyük ölçüde karşılamıştır. İlk zamanlarda fabrikada çalışan işçi ve ustalar Bulgaristan’dan getirilen kişiler olsa da 1930’lu yıllardan itibaren kadronun tamamına yakınını Türk insanı oluşturmuştur.

Fabrika artık cephane üretimi hakkında bilgi birikimi ve tecrübeye ulaşmıştır. Çünkü Türk Hava Kuvvetleri ‘ nin 100 , 300 , 500 ve 1000 kg’lık bombaları Şakir Zümre’nin kurduğu bu fabrika tarafından üretilmektedir. Tabi sadece hava kuvvetlerinin değil Türk Deniz Kuvvetleri’nin de ihtiyacı olan cephaneleride üretmeyi başarmıştır. Hatta ilk denizaltı bombalarıda burada üretilmiştir. Yine ihtiyaç olan aydınlatma fişekleri , mayın , el bombaları da burada üretilmekteydi .

Artık fabrika Yunanistan , Bulgaristan , Polonya ve Mısır gibi ülkelere ihracat yapmaya başlamıştır. 1937 yılında Yunanistan’a hemen sonrasında ise Polonya’ya uçak bombaları ihracatı gerçekleştirilmiştir ( Yunanistan’a 1.5 milyon liralık ihracat yapılmıştır . Kazanılan para o dönemde adeta ‘ Can Suyu ‘ olmuştur )

İkinci Dünya Savaşı sonrasında ABD’nin Türkiye’ye yapmaya başladığı silah yardımları neticisinde Şakir Zümre fabrikası üretime son vermek zorunda kalmış ve bırakılmıştır. Artık fabrika uçak bombaları, denizaltı bombaları , mayın, el bombaları, aydınlatma fişekleri hatta ama hatta 5 beygirlik mazotla çalışan motorlar yerine Kumbara ve Soba üretmeye başlamıştır .

İşletmesini 1946 yılında anonim hale getiren Şakir Zümre hükümetin artık gerekli desteği vermediğini ifade etmiştir. 1949 yılında destek verilmediği sözlerini bir toplantıda ticaret bakanının karşısında da ifade etmiştir .
1966 yılında Şakir Zümrenin vefat etmesi üzerinede 1970 yılında fabrika kapatılmıştır.

Nuri Demirağ kimdir;

Türk Havacılık Tarihinin de en önemli isimlerinden ve Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları inşaatının ilk müteahhitlerindendir.

Türkiye’de ilk uçak fabrikasının kuruluşu, ilk sigara kağıdı üretimi, ilk yerli paraşüt üretimi gibi ilkleri gerçekleştiren, İstanbul Boğazı üzerine köprü yapılması, Keban’a büyük bir baraj yapılması düşüncelerini ilk kez gündeme getiren kişidir. Özellikle havacılık sanayisinde başarıları ile anılır.

Cumhuriyet’in ilanından sonra, Fransızlar üstlendikleri demiryolu yapımını 1926 yılında bırakınca; tapu dairesinde mühendis olan kardeşi Abdurrahman Naci Bey’i de memurluktan ayırarak birlikte bu işin müteahhitliğine başladı. Samsun–Erzurum, Sivas-Erzurum ve Afyon–Dinar hattını 1012 kilometrelik demiryolunu bir yıl gibi kısa bir sürede tamamladı. Çok dağlık ve kayalık arazide balyozlarla dağları delerek tünel açmak zorunda kalmalarına rağmen işlerini zamanında tamamladılar. Türkiye’nin 10 bin km’lik demiryolu ağının 1250 km’lik bölümünün inşasını gerçekleştirmiştir. Bu nedenle 1934 yılında kendisine Mustafa Kemal ATATÜRK tarafından “Demirağ” soyadı verilmiştir.

1931 yılında, Asya’yı Avrupa’ya bağlayacak Boğaz Köprüsü projesini yaptı. Amerika’dan uzmanlar getirtti. 4 yıl süren araştırmalarının sonucunda hazırladığı projeyi Salih Bozok arcılığı ile 1934 yılında Atatürk’e götürdü. Atatürk çok beğendi. Hükümete gönderdi. Hükümet reddetti.

Türkiye’nin ilk uçak mühendislerinden “Selahattin Reşit Alan” üretilecek uçak ve planörlerin planını çizdi. 1936’da ilk tek motorlu uçak üretildi ve Nu.D-36 adı verildi. 1938’de Nu.D-38 adlı çift motorlu 6 kişilik yolcu uçağı yapıldı. 1939’da Türkiye’nin ilk yerli paraşüt üretimini gerçekleştirdi.

1938 yılında, Türk Hava Kurumu, 65 planör satın almak için sipariş verdi. 65 planör kısa sürede teslim edildikten sonra; sipariş edilen NuD-36 adlı 24 eğitim uçağı tamamlanmış, deneme uçuşları İstanbul’da gerçekleşmişti.Türk Hava Kurumu Nuri Demirağ’a verdiği uçak siparişini iptal etti. Olay mahkemeye yansıdı. İki ayrı Bilirkişinin olumlu rapor yazmasına karşın THK uçakları almadı. THK’nın siparişi olan ve son olarak İstanbul’dan Eskişehir’e uçan uçakların teslimi için Eskişehir’de bir kez daha test uçuşu yapılması talep edilmiştir. Selahatiin Reşit Alan, 1938’de Nu.D-36 uçağıyla iniş yaparken, çevredeki hayvanlar hava alanına girmesin diye pistte açılan hendeği görmez ve hendeğe düşer. Reşit Alan bu kazada vefat eder. Bu kazadan sonra THK siparişi iptal etti. Nuri Demirağ, mahkemeye verdiği THK ile yıllar süren bir mahkeme sürecine girdi. Mahkeme THK lehine sonuçlandı. Ayrıca uçakların yurtdışına satılamaması için bir de kanun çıkartılır. Bu yüzden sipariş alamayan fabrika 1944 yılında kapanır.

Yıl 2020. Sayın Selçuk Bayraktar ülkemizin önemli ihtiyaçlarından olan İnsansız Hava araçlarını üretmek üzere arkadaşları ile yola çıkar ve son 5 yıl içinde ülkemizin savunma sanayisinde ileri hamleler yapan çalışmalar sonunda, İnsansız hava araçları, İHALAR, SİHALAR VE DAHA GELİŞMİŞ TİHALARIN üretimine başlar.

Sonuç 1925 yılında başlayan Uçak ve Silah Sanayisi son 18 yıla kadar engellenmiş ve bugün dünyanın gıpta ile takip ettiği üretimler başlamış ve devam etmektedir.

1925 yılından, 2020 yılına kadar Silah ve Uçak Sanayisinde geline noktayı halkımızın taktirine bırakıyoruz.

Günün Sözü: SELÇUK BAYRAKTAR ÜRETİYOR, İHALAR, SİHALAR VURUYOR, TERÖR SEVİCİLERİ ÜZÜLÜYOR!.

 

 

 

 

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.