Cemalettin Bilgin

KILIÇDAROĞLUNA SÖYLEMEK GEREKİR!.

CHP genel başkanı sayın Kemal Kılıçdaroğlu gaf yapmaya devam ediyor.

CHP genel başkanı sayın Kemal Kılıçdaroğlu geçtiğimiz günlerde, konuşma yaparken gaf yapmaya devam etti.

CHP Genel Başkanı sayın Kılıçdaroğlu; “Eskiden uçak fabrikamız vardı, dünyaya uçak ihraç eden 5 ülkeden biriydik, nasıl ve kimler tarafından kaldırıldı, yok edildi biliyor musunuz?” dedi, bu sözlerin cevabını hemen işin muhatabından almak gerekir.

“UÇAK FABRİKASINI CHP İKTİDARI [İNÖNÜ] KAPATTI”

Kılıçdaroğlu, konuşmasında, “Eskiden uçak fabrikamız vardı, dünyaya uçak ihraç eden 5 ülkeden biriydik, nasıl ve kimler tarafından kaldırıldı, yok edildi biliyor musunuz?” diyor.

Evet, biliyoruz; İsmet İnönü’nün Cumhurbaşkanlığı döneminde bizzat talimatlarıyla, CHP İktidarınca, 15 Mart 1950’de Meclisten geçirilen kanunla uçak fabrikası kapatıldı, uçak üretimi durduruldu.

Şakir Zümre’nin kurduğu fabrikadan bahsedeceğiz . Çünkü savunma sanayi alanında üretim yapan ilk özel fabrika Şakir Zümre tarafından 1925 yılında Haliç’te temelleri atılan fabrikadır . Aynı zamanda bu fabrika tamamı yerli birikim ve sermaye ile kurulmuştur .

Türk sanayici ve siyaset adamı Şakir Zümre, 1885 yılında Bulgaristan’ın Varna şehrinde doğdu.  Varna’da ilkokul ve ortaokul eğitimini tamamladıktan sonra İsviçre’deki Cenevre Lisesine kaydoldu. 1908 yılında Cenevre Hukuk Fakültesinden mezun oldu. Mezuniyetinden sonra Varna’ya dönerek avukatlık yaptı, ticaretle uğraştı. Siyasete de atıldı ve Varna mebusu olarak Bulgaristan meclisine girdi.

Kurtuluş savaşı sırasında Türkiye’ye yurt dışından silah ve cephane gönderdiği için TBMM tarafından İstiklal Madalyası ile ödüllendirildi

Daha o yıllarda İstanbul’da bir silah fabrikası kurma amacındaydı. Bu amacını Erkan-ı Harbiye-i Umumiye’ye bildirdi. Fakat o yıllarda böyle bir girişimde bulunmak türlü zorlukları da içinde barındırıyordu. Yine de savunma sanayiine özel bir önem veren Şakir Zümre, daha önce tapa fabrikası olarak hizmet veren bir binanın enkazlarını değerlendirerek Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk özel sektör savunma sanayii fabrikasını kurdu. 1925 yılında Haliç’teki Karaağaç mevkisinde hizmete giren, Türk Sanayi Harbiye ve Madeniye Fabrikası isimli bu fabrikada silah ve cephane üretimi yapıldı. Fabrika Türk ordusunun silah ve cephane ihtiyacını karşılamak için faaliyet yürüttü.

Türk Hava Kuvvetlerinin ilk bombardıman uçaklarının kullandığı bombaların büyük bir bölümü bu fabrikada üretildi. 100 kg, 300 kg, 500 kg ve 1000 kg’lik bombaların seri üretimiyle Türk Hava Kuvvetlerinin önemli bir ihtiyacı karşılandı. Bununla beraber Türk deniz kuvvetleri için de su bombalarının yanı sıra aydınlatma fişekleri, mayın, el bombaları ve 5 beygirlik mazotla çalışan motorlar üretti. İlk Türk denizaltı bombaları da Türk Sanayi Harbiye ve Medeniye Fabrikasının üretimi olarak tarihe geçti.

Şakir Zümre, ürettiği ürünlerin ihracatını da gerçekleştirdi. Bu fabrikada üretilen bombalar dünyadaki örneklerinden daha fazla tahrip gücüne sahip olduğu için Şakir Zümre, Yunanistan’ın 1937 yılında açtığı ihaleyi kazandı. İhaleyle Yunanistan’a 1.5 milyon liralık ihracat gerçekleştirildi. Fabrika aynı zamanda Bulgaristan, Polonya, Mısır, Ürdün, Suriye ve çeşitli ülkelere de silah ihracatı yaptı.

Şakir Zümre Türk Sanayi Harbiye ve Medeniye Fabrikası, 1944 yılına kadar savunma sanayiine hizmet ettikten sonra ABD’nin yaptığı Marshall “yardımları” neticesinde üretim sahasını değiştirerek döküm, madeni eşya ve ziraat aletleri üretimine başladı. Silah üretimini tamamen bırakmak zorunda kalan ve ağırlıklı olarak soba üretimine geçen fabrika, 1970 yılında kapandı.

Şakir Zümre iyi derecede Bulgarca ve Fransızca biliyordu. Türk Sanayi Birliğinde ikinci başkanlık yapmıştı ve İstanbul Ticaret ve Sanayi odasına üye idi.

Şakir Zümre, 16 Haziran 1966 yılında vefat etti.

NURİ DEMİRAĞ KİMDİR?.

Soyadını demir yolu yapımı projesindeki başarısından dolayı Atatürk’ten alan Nuri Demirağ’ın hayat hikayesidir.

Nuri, Mühürzade Mehmet Nuri adıyla 1886’da Sivas’ın Divriği ilçesinde doğdu. Babası Mühürzade Ömer Bey, Nuri üç yaşındayken öldüğünden onu annesi Ayşe Hanım büyüttü. Babasız büyümenin eksikliğini annesi hiç hissettirmeyecek, Nuri çok başarılı olacaktı.

Nuri, başarılı ve sevildiği bir okul hayatı yaşadı. Öyle ki, Divriği Rüştiye Mektebi’nde ortaöğrenimini bitirdiğinde üstün başarısı sebebiyle öğretmen yardımcısı olarak bir süre çalıştı.

Okul hayatındaki başarısı ona iş hayatını erken sunmuştu. Ancak eğitimi bırakmadı. Mal Müdürü olarak çalışacağı dönemde bir yandan da Maliye Mekteb-i Alisi’nde gece derslerine giderek yüksek öğrenimini tamamlayacaktı.

Nuri Bey, maliye müfettişliğinden istifa ettikten sonra yapacak bir iş bulmalıydı. Çünkü kendini bildi bileli adeta bir arı gibi çalışıyordu, tersini düşünemezdi.

Ticaret yapmanın bir yolunu bulmalıydı. 1918’de henüz yabancıların tekelinde olan sigara kağıdı ticareti işine girdi. Nuri Bey, Eminönü’nde küçük bir dükkan açarak ilk Türk sigara kağıdı üretimini başlattı.

Nuri Bey’in uçak fabrikası kurma projesi;

Nuri Demirağ, döneminin en zengin iş adamıydı. O yıllarda ordunun uçak ihtiyacı zengin iş adamları ve halktan toplanan bağışlarla sağlanıyordu. Bir gün Nuri Bey’den uçak satın almak için başlatılan bir bağış kampanyasına katılması istendi.

Nuri Bey’in cevabı şu şekildeydi: “Benden bu millet için bir şey istiyorsanız, en mükemmelini istemelisiniz. Mademki, bir millet tayyaresiz yaşayamaz, öyleyse bu yaşama vasıtasını başkalarının lütfundan beklememeliyiz. Ben bu uçakların fabrikasını yapmaya talibim.”

İşte o gün, 1936’da, Nuri Bey kararını verdi. Uçak fabrikasını kurmak için çalışmalara başlamalıydı.

Fabrikayı kurmak için memleketi Divriği’den başka bir yer düşünemezdi. Ancak yine de öncelikle İstanbul’da bir deneme atölyesi kurmalıydı.

Çekoslovak bir şirketle anlaştı ve İstanbul’da Barbaros Hayrettin Paşa İskelesi’nin yanında atölye binasını inşa ettiler.

Deneme uçuşlarının yapılması için de bir alana ihtiyaç vardı. Bu sebeple Nuri Bey Yeşilköy’deki Elmaspaşa Çiftliği’ni satın alarak buraya bir büyük uçuş sahası ve uçak tamir atölyesi yaptırdı. Uçuş sahası, Avrupa’nın en büyük havalimanı, Amsterdam Havalimanı büyüklüğündeydi.

Bugün burası Uluslararası İstanbul Atatürk Havalimanı olarak kullanılmaktadır.

Nuri Bey, önce Divriğî’de bir Gök Ortaokulu açtı. Sivas’ın hiçbir ilçesinde bir ortaokul yokken açtığı bu Gök Ortaokulu’na kayıtlı tüm öğrencilerin masrafları karşılanıyordu. Hatta öğrenciler havacılığa özensin ve meslek olarak seçsin diye İstanbul’a götürülüp uçuş dersleri veriliyordu.

Bir uçuş sahası vardı ve daha fazlası da muhakkak ki yapılacaktı, ancak uçakları kullanacak Türk pilotların da olması gerekiyordu. Çözülen tüm sorunlar beraberinde yenilikleri de getiriyordu. Pilot yetiştirmek üzere, pistin bulunduğu arazide bir Gök Okulu kuruldu. Okul 1943’e kadar 290 pilot mezun verdi.

Beşiktaş’taki uçak fabrikasında planörler ve uçaklar üretilecekti. İşte bu üretimlerin planını Türkiye’nin ilk Uçak Mühendisleri’nden Selahattin Reşit Alan çizdi.

1936’da, Nu.D-36 adı verilen ilk tek motorlu uçak üretildi. 1938’de ise Nu.D-38 adlı çift motorlu 6 kişilik ilk yolcu uçağı yapıldı. Sonradan bu uçak, 1944’te, dünya havacılığı yolcu uçakları arasında A sınıfına katılacaktı.

Yine 1938’de ilk uçak siparişini Türk Hava Kurumu verdi.

1939’da Nuri Demirağ, havacılık alanındaki çalışmalarına Türkiye’nin ilk yerli paraşüt üretimini yaparak devam etti. Nuri Bey, ülkesine yenilikler kazandırma konusunda sınır tanımıyordu. 1941’de tamamen Türk yapımı olan ilk uçak İstanbul’dan Divriği’ye uçtuğunda, uçuşun pilotu Nuri Bey’in oğlu Galip Demirağ’dı. Galip, Gök Okulu’nun ilk mezunlarındandı.

THK artık uçak siparişleri veriyordu. Yine bir siparişinde son olarak İstanbul’dan Eskişehir’e uçan uçakların teslimi için Eskişehir’de bir kez daha test uçuşu talep edildi.

1938’de, Selahattin Reşit Alan, Nu.D36 uçağıyla bu uçuşun inişini yaparken, çevredeki hayvanlar hava alanına girmesin diye daha önceden açılmış hendeği göremedi ve buraya düştü. Selahattin Reşit Alan, bu kazadan sağ kurtulamadı. Üstelik THK de siparişini iptal etti.

Nuri Bey sipariş iptalinin üzerine THK’yi mahkemeye verdi ve yıllar sürecek mahkeme serüveni de böylece başlamış oldu. Ancak mahkeme THK’nin lehine sonuçlanacaktı.

Mahkeme sonucu bu kadarla kalmayacaktı. Bundan sonra uçakların yurt dışına satılmaması konusunda bir kanun çıkartıldı ve artık sipariş alamayan fabrika alnına çalınan kara lekeyle 1950’lilerde kapatıldı.

Bütün o kurulu düzen de bir gün tekrar, şimdiki Atatürk Havalimanı olarak, kullanılana kadar istimlak edildi.

Gelen son siparişlerin de engelinden sonra elde kalmış bütün uçaklar hurdacıya satılmak durumunda kaldı. Nuri Demirağ’ın üzüntüsü yollar, yıllar boyunca uzanıp geliyordu. Çok emeği vardı ve emeğinin geldiği son nokta hurdalıktı. Bunu kabul etmek ona yakışmazdı, savaşacaktı.

Hükümet üyeleri ve Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye mektuplar yazdı. Yapılan bu büyük yanlıştan dönülmesi gerektiğini özellikle vurguladı. Ancak çabası boşunaydı; fabrika bir daha asla açılmamak ÜZERE KAPATILDI.

VECİHİ HÜRKUŞ KİMDİR?.

Vecihi Hürkuş, 6 Ocak 1896’da, İstanbul’da dünyaya geldi. Üç çocuklu bir ailenin ikinci çocuğu olan Hürkuş’un babası Gümrük Müfettişi Faham Bey annesi Zeliha Niyir Hanım’dır. Genç yaşta babasının hayatını kaybetmesi üzerine annesi tarafından yetiştirildi. Tophane Sanat Okulu’nda güzel sanatlar eğitimi alan Vecihi Hürkuş, gönüllü olarak Balkan Savaşı’na katıldı, daha sonra I. Dünya Savaşı’nda, Bağdat cephesinde uçak mühendisi olarak görev yaptı. 1917 senesinde, Kafkas Cephesi’nde bulunduğu sırada bir Rus uçağını düşürerek ‘Düşman Uçağını Düşüren İlk Türk Pilotu’ ünvanını aldı. Savaşta yaralanarak Rus’lara esir düşmesine rağmen, Nargin Adası’ndan yüzerek kurtulmayı başardı.  Kurtuluş Savaşı’na gönüllü olarak katılan Hürkuş, başarılı keşif uçuşları yaptı ve bir Yunan uçağını düşürmeyi başardı. Daha sonra İzmir Havaalanı’na inerek burayı işgalden kurtardı.Bu başarıları üzerine Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kendisine İstiklal Madalyası ve üç ayrı Tasdikname verildi.

Edirne’ye kazayla düşen bir düşman uçağına isminin verilmesi üzerine uçak yapma fikri aklına takılan Vecihi Hürkuş, ilk Türk yapımı uçak olan Vecihi K VI’ı imal etti. Uçağın ilk uçuşunu 28 Ocak 1925’de gerçekleştirdi. Mustafa Kemal Atatürk’ün yönlendirmesiyle kurulan Türk Tayyare Cemiyeti‘ne (TTC) katılan Hürkuş, 1931 senesinde, kurum adına ilk Türkiye turunu düzenledi. Bunu aynı senenin sonlarında yapılan ve Ankara, Konya, İzmit, İstanbul gibi birçok şehri kapsayan ikinci uçak turu izledi.
21 Nisan 1932’de, Sivil Tayyare Mektebi’ni kurdu. 1933 senesinde Nuri Demirağ tarafından finanse edilen Vecihi K-XVI isimliuçağı tasarladı. 1937 senesinde Türk Hava Kurumu, Hürkuş’u mühendislik eğitimi alması için, Almanya’daki mühendislik okula gönderdi. 1939 senesinde mezun olarak ülkesine dönen Hürkuş’a iki senede mühendis olunmasının imkansızlığı gerekçesiyle uçak mühedisi ruhsatı verilmedi.

Türkiye’nin ilk sivil hava yolu şirketi olan Hürkuş Hava Yolları’nı 29 Kasım 1954 tarihinde kuran Hürkuş, T.H.Y.’nin elden çıkarttığı uçakları alıp onararak filosunu kurdu. Ancak uçaklarına düzenlenen sabotajlar, uçuşlarının gerekçesiz yere iptal edilmesi gibi nedenlerden dolayı bu projesini verimli bir şekilde sürdüremedi.
Hayatının son yıllarını büyük maddi sıkıntılar içerisinde geçiren Hürkuş, 16 Temmuz 1969’da, geçirdiği beyin kanaması sonucu kaldırıldığı Gülhane Askeri Tıp Akademisi Hastahanesi’nde hayatını kaybetti.

NURİ KİLLİGİL KİMDİR?

Nuri Killigil 1881 yılında İstanbul’da doğmuş, 1949 yılında yine İstanbul’da hayatını kaybetmiştir. Osmanlı Ordusu komutanı ve cumhuriyet döneminde tüccâr, yatırımcı ve sanâyici. Enver Paşa’nın kardeşi olan Nuri Killigil.

Killigil fabrikasını genişleterek Sütlüce’ye taşıdı, yeni motor ve makinelerle havan ve havan mermisi üretimine de başladı. Bir süre sonra fabrikanın silah üretmeyeceğini beyan etti. Fakat üretim gizlice devam etti.

1944 senesi sonuna doğru savaşın Almanya tarafından kaybedildiği anlaşıldığında İsmet İnönü ve Türkiye Cumhuriyeti hükümeti Almanya’yı destekleyenlere karşı sert tedbirler almaya başladı. Bu arada, 2 Mart 1949 günü saat 17.10’da fabrikada faili meçhul peş peşe üç büyük patlama meydana geldi. İlk patlama kimya hanede olmuştu. Oradan cephane deposuna sıçrayan ateş, mühimmatın patlamasına yol açmış, ertesi gün bile duman ve patlamalar devam etmişti. Barut kokusu, Galata köprüsünden hissedilmekteydi. Fabrika çevresi, kordon altına alındı. İçişleri bakanı, Ankara’dan gelerek tahkikatla bizzat ilgilendi.

Aralarında Nuri Killigil’in de bulunduğu 27 kişi bu patlamada hayatlarını kaybetti. Nuri Killigil’in cesedi bulunamadı ve boş tabutla defnedildi. Patlamanın kimler tarafından gerçekleştirildiği ise meçhul kaldı. Olayın siyâsî bir sabotaj olduğu da iddia edildi. 18 Mart’ta olay mecliste görüşülürken, bazı milletvekillerinin “hadise örtbas edilmeye çalışılıyor” diye itiraz etmeleri, bu ihtimalin gözden uzak tutulmadığını gösteriyor. 23 Mart’ta başbakan, mecliste açıklamalarda bulundu. Bu açıklamanın arkasından yapılan kapalı celsede ne konuşulduğunu ise hiç kimse bilmiyordu. Bilinen şey, müzakerelerin olayla ilgili olduğuydu.

ÜLKE GERÇEKLERİNİ İÇEREN KISA BİR TUR YAPMA İMKANIMIZ OLDU, BU KONUDA DAHA DETAYLI BİLGİ İÇİN 4 VATAN SEVER TÜRK EVLADININ HAYATINI BELDE OLARAK KALMASI BAKIMINDAN ÖZEL GAZETE OLARAK ÖZEL SAYI BAŞKA HAZIRLAYACAĞIZ VE GERÇEKLERİN KAYBOLMAMASINA YARDIMCI OLACAĞIZ.

CHP genel başkanı sayın Kemal Kılıçdaoğlu bu notları okusa sanırım Uçak Fabrikasının, Silah fabrikasının tek parti dönemi olan CHP tarafından kapatıldığını görecektir.

Günün Sözü: SAKLA SAMANI, GELİR ZAMANI

 

 

 

 

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.