Cemalettin Bilgin

KAZANAN MAZLUMLAR OLSUN!.

Suriye sarmalında inşallah kazanan Mazlum milletler olacaktır.

05.03.2020 tarih gece saat 21 sularında Rusya Federasyonu ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak Suriye bölgesindeki taraflar olarak Ateşkes imzalandı.

Savaş insanlık için hiçbir faydası olmayan bir çatışma şeklidir, ama savaşın da milletlerin varlığı için önemli olduğunu da unutmamak gerekir.

5 Mart tarihinde Rusya Federasyonu Devlet Başkanı sayın Putin ile imzalanan “ateşkes” metni birilerini çok rahatsız etmiş olmalı!.

Siyasi kirlilikten sürekli bahsetmeye çalışıyoruz. Artık siyasi kirlilik imzalanan “ateş kes” ile zirve yapmaya başladı!.

Sahi den son günlerde yaşanan süreci kısa olarak samimi bir şekilde değerlendirmek isteriz.

Suriye de kardeş kanının dökülmesini sağlayan “ABD ve müttefikleri”, değimli?. ABD 10 bin kilometreden geldi bombaları Suriye rejimini yıkmak üzere her tarafa attı, içeride başlayan iç çatışmalar 9 yıldır devam ediyor.

ABD Suriye de yaktığı ateş devam etmesi için “geri gidiyorum” dedi, sonra Rusya’ya yeşil ışık yaktı, Rusya zaten Suriye de var idi, kendi askeri üstlerinden kaldırdığı Uçaklarla Suriye’deki Türklerin yaşadığı alanları bombalamaya başladı, ABD Suriye den çıkmadı Suriye’nin tamamen yok olmasını sağlayarak işin içine Rusya’yı sonra ülkemizin dahil olmasını sağladı.

ABD Suriye oyununu büyük oynamaya başladı,  hedefi Suriye topraklarındaki nüfusun azalması, İsrail’in büyüme hedefine daha hızlı gitmesi olarak görmek gerekir.

ABD 9 yıl sonra şunu ifade etti, Suriye topraklarında kardeşi kardeşe düşürdü, sonra Suriye’nin kendisine bile yetmeyecek olan Petrol kuyularını ele geçirdi, kuyuların başına terör örgütü PYD katillerini getirdi sonra koskoca ABD başkanı şu açıklamayı yaptı; “ben petrolü seviyorum” şeklinde açıklama yaptı, yine ABD başkanı sayın Trump  geçtiğimiz günlerde TV yayınında şunu ifade etti; “biz neden Suriye de savaşalım, Suriye ile Türkiye arasında güvenlik sağlamaya çalıştık, hata yapmışız bırakalım kendileri savaşsın” sözleri ile ne kadar kahpelik yaptığını gösteriyor.

Şimdi şunu sormak gerekir; “Türk Silahlı Kuvvetlerini neden Suriye’de”  diyerek hükümete söz söyleyenler yaşanan süreçleri sağlıklı takip etmediler ise hiç değilse yaşanan süreçleri kısa olarak değerlendirsinler ABD başkanın Suriye’nin petrol yataklarının üzerinde oturmaktan mutlu olduğunu, sonra başlattığı kardeş kavgasında kenara çekilip Türkiye ile Rusya’nın savaşması için her  çalışmayı yaptığını, ülkemiz sınırları içinde ve dışında terör örgütlerini desteklediklerini, iki ülke arasındaki Suriye bölgesinde duvarın diğer tarafından 30 bin kişilik “terör örgütü ordusu” kurmak için pyd terör örgütüne silah yardı yaptığını, Suriye sınırında kurulması düşünülen terör devletinin kurulmaması için Türk Silahlı Kuvvetleri Fırat Kalkanı operasyonu başlattığını bu nedenle Suriye topraklarında oluşturulmak istenen terör devletinin kurulmaması için Türk Silahlı Kuvvetlerinin halen Suriye de olduğunu. 9 yıldır 4 milyon Suriyeli göçmenin ülkemizde barındığını, artık yeni bir göçe Türk devletini tahammülü olmadığını, İdlip bölgesinde yaşam mücadelesi veren Suriye halkının üzerine bombalar atarak o bölgede yaşayan Suriyelilerin Türkiye sınırlarına doğru hareket edip, 4 milyon Suriyeli göçmene ek olarak bir iki milyon daha Suriyelinin ülkemize gönderilmek istendiği anlamamak için geri zekalı olmak gerekir.

Türk Silahlı Kuvvetlerini Suriye de oluş nedeni ülkemize Suriye tarafından ihraç edilen teröristlerin imha edilmesi ülkemize girişlerini engellenmesi ve yeni bir göç dalgası ile 4 milyona yeni bir 4 milyon göçmenin eklenmemesidir.

Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan güçlü bir devlet adamıdır, hem içerdeki ihanet şebekeleri ile, hem de dışarıdaki ülkemize hainlik yapan ülkelerle mücadele yapmaktadır.

Suriye de başlatılan ateş sayesinde her şeyden önce Suriye de katledilmek istenen masum insanların ölümleri duracak, sonra ülkemize gelen ikinci 4 milyon Suriyeli göçmenlerin gelmesi engellenmiş olacaktır, her şartta masum insanlar sonuçtan kazançlı çıkacaktır.

Bizler bu duygu ve düşüncede iken ne yazık ki bu ülkeye zarar verenlerin sayısı bir hayli fazladır.

Suriye de yaşanan süreçleri yakinen takip eden Cumhurbaşkanımız ve MHP genel Başkanı sayın Devlet Bahçeli yaşanan süreçleri çok güzel değerlendirmektedirler. Sayın Devlet bahçelinin yaşanan süreçle ilgili düşünceleri: Devlet Bahçeli; 5 Mart 2020’de Moskova’ya giden Sayın Cumhurbaşkanımız ve Türkiye heyeti Rusya Devlet Başkanı Sayın Putin ve Rus heyetiyle altı saati bulan görüşmelerde ve müzakerelerde bulunmuştur. Bölgesel istikrarı doğrudan ilgilendiren Moskova Zirvesi sonuçları itibariyle olumludur.

Devlet Bahçeli;  Sayın Cumhurbaşkanımızı ve ekibini; sabırlı, duygusallıktan uzak, akıl dolu, stratejik bakabilen ve milli hakları müdafaa eden diplomatik mücadelelerinden dolayı tebrik ediyorum. Bir kez daha aziz şehitlerimizi rahmetle, hürmetle ve minnetle anıyorum.

Devlet  Bahçeli; Uzlaşma demek tarafların bulundukları pozisyondan makul sınırlar içinde ve hazmedilebilir seviyelerde telafi edilebilir tavizler vermesi demektir. Maksat yıkmak değil yapmak, bozmak değil onarmak, kutuplaşmak değil belirlenmiş kurallar muhtevasında konuşmak ve anlaşmaktır.

Devlet Bahçeli; Moskova’daki Liderler Zirvesi’nde aklı-ı selimin öne çıkması, sağduyu ve sorumlu siyaset anlayışının hakim olması memnuniyet vericidir. Burada dikkat edilmesi gereken husus, rejim güçlerinin ve Rus askeri varlığının ateşkes kararına eksiksiz ve harfiyen riayet etmeleridir” diyor.

MHP genel başkanı sayın Devlet Bahçeli gerçek anlamda bir devlet adamıdır, kendisinden Allah razı olsun.

MHP genel başkanının devlete olan desteğini çekemeyenler, son günlerde çirkin paylaşımlar yaparak, kendilerinin yarın nasıl bir hastalığa tutulacağını unutmuş olmalılar ve sayın Devlet Bahçelinin hastalığı ile alay ederek; “gerekirse silahımı kuşanır Suriye’ye giderim”  sözü ile alay ederken, hastalığını öne sürüyorlar, insanların sağlığı ile alay edenlerin Allah belasını versin, yarın onlar nasıl bir hastalık ile kıvranacağını bu millete göstersin.

Yaşanan süreçler hakkında sayın Cumhurbaşkanımız çok önemli açıklamalarda bulundu bizler küçük bir ayrıntıyı paylaşmak istedik.

Cumhurbaşkanımız sayın Erdoğan;  “bu süreçte bir taraftan Barış Pınarı Harekâtı sürerken, bir taraftan İdlib’de, diğer taraftan Libya’da kahraman ordunun, askerlerin büyük mücadele verdiğini belirterek şunları kaydetti: “Şehitler verdik. Dün en sonunda masaya oturduk ve dün gece yarısı itibarıyla ateşkes ilanında anlaştık. Temennimiz odur ki bu sürer. Böylece Müslüman’ın Müslüman ile böyle bir savaşı yapması da bitmiş olur. Hepsinden öte tabii bu süreç içerisinde duaların kabulüyle bir neticeye vardık. Ayın 15’inden itibaren de bu işin inşallah detayları bu arada konuşulacak.” dedi ve ekledi,  vatandaşlardan bir isteğinin olacağını belirterek şunları söyledi: “O da şu; dünyada bir koronavirüs salgını var. Tabii ki şüphesiz ki bizde muanaka, musafaha çok çok önemli sünnettir. Diyanet İşleri Başkanımızla da bunları konuştuk. Bu ara muanaka, musafaha bunları erteleyelim. Bunu da özellikle ben sizlerden istirham etmiş olayım. Çünkü çok farklı bir salgın bu. Bir şeyi icra edelim derken bir başkasını kaybetmeyelim. Onun için de tokalaşmak vesaire bunları bu ara yapmayalım, erteleyelim. Önemli olan gönlümüzden geçendir. Kalbimizden geçendir. Onu yaptığımız sürece zaten musafahayı da yapmış oluruz, muanakayı da yapmış oluruz.” dedi, insanların sağlık konusunda dikkatli olmasını istedi.

Günün Sözü:  “Başkalarının dünyası için, kendi ahiretlerine yazık edenlere şaşıyorum”.

 

 

 

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.