Cemalettin Bilgin

ALLAHIN HUZURUNA ÇIKAN.

İnsanlar Allah’ın huzuruna neden çıkar?, yaptığı hatalardan af dilemek, yapmak istediği hizmetlerde yardım istemek için değimli?

Şimdi ülkemize gelen bir sıkıntılı süreci yaşıyoruz.

Hani arada bir diyoruz ya; “BİR MUSİBET BİN NASİHATTEN İYİDİR” diye.

Dünyaya yayılan bir Musibeti halen anlamamakta ısrar edenler var.

Allah’ın vermiş olduğu musibeti hadi diyelim ki Gavurlar anlamadı, Allah’ın yasak koyduğu hayvanları yedi, insan sağlığına zararlı yiyecekleri yedi ve hastalandı, onlar hastalandı ölecekler tamamda, adamlar kendi yaptıkları hatayı tek başlarına kabul etmedikleri için bugüne kadar yaptıkları zulüm yetmiyormuş gibi, bu kez dünya insanlığına zulmü paylaştırmak istediler, ondada barılı oldular.

Adı üstünde, “Gavur” dedik salladık gitti, peki bizim Müslümanlara ne oluyor?.

Çin’de meydana gelen virüsün cezasını tüm insanlık çekmeye başladı, bunun çareleri aranırken, insanlarımız fazla zarar görmemesi için devletimizin almış olduğu tedbirler uygulanırken, karşımıza yeni yeni vakalar çıkmaya başladı.

Yazımızın başlığında; “ALLAHIN HUZURUNA ÇIKAN” diyerek başladık yazımıza devamını getirelim.

Evet;  ALLAHIN HUZURUNA ÇIKAN siz Umre yolcuları, Umreye neden gittiniz?, bu sorunun cevabı belli. Allah’a daha yakın olma isteğiniz, daha önce yaşadığınız günlerde yaptığınız hatalarınız var ise, o hatalardan arınmak, bundan sonraki hayatınızda tertemiz bir yaşantı ile yeniden Allah’ın ebedi yolculuğunda tertemiz huzuruna çıkmak için değimli?.

Devletimiz dünyaya yayılan bir zararlı virüs için olağan üstü çalışmalar yaparak, ülkemizde yaşayan insanların sıkıntı yaşamadan sürecin atlatılmasına çalışırken, daha dün Allah’ın huzuruna çıkıp af dileyip ülkemize gelen birkaç insan, milletimize zarar vermek adına adeta isyan edercesine devletimizi küçültücü sözler sarf ediyor.

Umre Hac’ca giderek Allah’ın huzuruna çıkıp, ülkemize gelerek devletin yetkililerinin koymuş olduğu kurala isyan eden ey aciz ve cahil insan, sen ne yapmak istiyorsun?.

Umre hac’ca gitmek için harcadığın paranın helal para olmadığına inanıyorum!, şayet sen gerçekten samimi Müslüman olsa idin, daha ayağının tozu gitmeden Türk milletinin devletinin koyduğu kurala uygun hareket eder, yatacak bir yatak dahi verilmese haline şükrederek kuru tahtada üzerinde günlerini tamamlaman gerekirdi, lakin sen, hem Allah’ın huzurunda, hem de Türk milletin huzurunda en günahkar ve aciz insan olduğunu gösterdin, Allah seni ıslah etsin.

Sen kimsin?, necisin?, neden Umre Hacca giderek insanları kandırmaya çalışıyorsun?.

Dünyada en güçlü devlet Türkiye Cumhuriyeti Devletidir.

Devletimiz çok şükür hastalığın çıktığı günden itibaren gerekli tedbirleri almış vatandaşlarımız hastalık şüphesi olması dolayısı ile tahlillerin yapılmasında hiçbir ücret talebi olmamıştır.

Hastalık şüphesi olan insanlarımız hemen gözlem altına alınmış 15 günlük süreçte gözlem altına alınan insanlarımızı uzun süreli tetkikler yine ücretsiz yapılmış, 15 günlük süreçte gözlem altına alınan insanlarımıza devletimiz her türlü hizmeti  vermişti.

Devletimizin gücünü kimse küçümsemesin, bugün kavga etmek kimseye faydası olmayacaktır, kavgayı bırakıp gerçekleri görelim.

Umreden dönen bir kaç kişi sorumluluğunu bilmemesi, diğer insanları vebal  tabi ki tutamaz her şeyden önce inanmış bir Müslüman Allah’ın emirlerini yerine getiren insandır.

Umre vazifesini yapan kişilerin fevri olarak hareket edip, hem sosyal paylaşımda barındığı yeri kötüleyerek “burası ahır gibi yer burada yaşanır mı” diyerek çok çirkin ifade kullanmış aynı zamanda o odalarda kalan öğrencilerimize bir nevi hakaret etmiştir, bu yapılan çirkinlik asla cezasız kalmamalıdır.

Yine hem kendi sağlıkları için, hem de toplumun sağlığı için gözlem altına alınan insanların bir kısmının barındıkları yerleri terk ederek, şehirlerine kaçarak yola çıkmaları çok üzücü, Müslümanca yaşamak isterken, insanlığa dahi yakışmayan şekilde Emniyet görevlilerine karşı gelmeleri ise hiç uygun hareketler değildir, üzüldük bu hareketler ve sözler karşısında bir insan olarak bizleri yaralamıştır.

Dünyanın en özgür ülkesi Türkiye’dir, devletin aldığı kararlara başka bir ülkede karşı gelenlere bir bakınız nasıl bir set müdahale ile karşılaşırlardı. Özgürlük demek, insanların sağlığı ile oynamak asla olamaz, herkes aklını başına almalı, devletimizin ve kurumların koyduğu kurallara uyulmalıdır.

İnsanlar şunu düşünmelidir kendilerine sunulan hizmetler karşısında başta hizmet veren insanlara teşekkür etmeli, sonra devlet yetkililerimize teşekkür ederek; ALLAH DEVLETİMİZE ZEVAL VERMESİN” diyerek dua etmelidir.

Bugün,  Camilerin açık ama toplu olarak ibadetin yapılmaması düşüncesi çok doğru bir düşüncedir buna herkes uymalıdır.

Camilerimizde özellikle Cuma Namazının kılınmaması konusunda Diyanet İşleri Başkanlığının almış olduğu kararda çok yerindedir, bu tedbirler sonrasında birileri yine sosyal medyada çeşitli provakatif sözlerle tedbir alan kuruma ve devlet yetkililerine sözler sarf etmeleri onların cahilliklerini ortaya koymaktadır.

İslam da kurallar bellidir, Devletimiz ve milletimiz çok sıkıntılı dönemler yaşıyorsa, Cuma namazının kılınmaması için emirler vardır.

İslam’ın en güzel taraflarından bir tanesi, insana değer vermesidir, yani; “İNSANI YAŞATKİ DEVLET YAŞASIN” İslami bir kuraldır, İnsanı yaşatmak için devlet gerekli tedbirleri almalı ki, Devletimiz baki kalsın.

Türkiye Cumhuriyeti devleti büyük devlettir.

Yurtdışından gelen 21 bin kişiyi kimseyle muhatap etmeden karantinaya alabilecek güce sahip ülkeye TÜRKİYE denir. Kuzey Kıbrıs’da 141 tane Alman vatandaşı bir otelde karantinaya alındı ve günler öncesinden ülkelerine dönmek istedikleri halde Almanya onları kabul etmedi.

Bugün ülkemize gelmiş Almanya da yaşayan işi olan insanlar Almanya’ya dönme istekleri karşısında Almanya geri dönüşlere sınırlı izin veriyor, Almanya’ya dönenler ise 21 gün karantinada kalma mecburiyetin de bırakılıyor.

Türk milleti olarak inşallah bu sıkıntılı süreçten en sıkıntısız bir şekilde kurtulacağız, Virüs konusunda herkes pek çok söylüyor ama iki bilim insanının şu sözleri anlamlıdır.

Değerli hemşerimiz sayın Prof. Dr. Ateş Kara; “Grip bazen böyle hanımlar gibidir. Saçını boyatarak gelir karşınıza. Bazen estetik yaptırarak gelir” diyor, süslü sözlere, boyalı görüntülere aldanmadan Virüsle mücadele  yapılması gerekiyor.

Bir değerli Bilim insanı sayın Prof. Dr. Canan Karatay; “Virüsler her ay, her yıl gömlek değiştiriyor. Virüsler modaya çok düşkün. Yeni modaya mutlaka uymak mecburiyetindeler” diyerek çok anlamlı sözlerle sıkıntıya dikkat çekiyor.

Günün Sözü: Ben Anadolu’yum, yiğidim çatıktır kaşım.  Ben Kur’an-ı Kerim in ışığında çağdaşım. Ben Anadolu erenleri Mevlana, Yunus, Hacı Bektaş’ım. Ey sevgili kendine gel, sen bensin ben senim. Çanakkale’de yatan binlerce kefensizim.

 

 

 

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.