yesilniksar

Zeynep BOYNUDELİK ; Neredesin Ey Nebi?

Simsiyah gecelerde yalnızlığı daha da hissediyorum; Bazen yalnız bir yetimin gecesinde ıslanıyor yastığım,bazen terk edilmiş bir ihtiyarın bakışlarında donuyor gözlerim,bazen bir hastanın ızdırabın da sızlıyor azalarım…

Ve aklıma geliyor,simsiyah bir gecede,simsiyah bir taşta ki simsiyah bir karıncanın ayak seslerini duyan rabbim,herkesi duyuyor,işitiyor. Ben yine de elimi tutacak bir dost arıyorum;yanında güvenle uyuyabileceğim,arkamı emniyetle dönebileceğim dostlar…

Yetimlere baba,ihtiyarlara oğul,hastalara tabip,karıncaya sırdaş Nebi; neredesin? Kaybettik asrı saadetin sımsıcak dostluğunu,kaybettik güveni,şüpheler içinde ümmet. Sırtından bıçaklanıyor, en sevdikleri tarafından. Yalan ayyuka çıkmış,nefret muhabettin yerini alalı,öfkeler suskunluğu susturalı kaç asır geçmiş. Kimlikler kaybolmuş. Hani bir gün ganimet mallarının başına toplanan sahabeye seslenmiştin: ” Ben sizin dünya hayatına dalmanızdan,Allah’a gafil olmanızdan korkuyorum!” Hakikaten insanın içine yerleştirilen o dünya tutkusunu ve ümmetin bundan kurtulamayacağını hissetmiştin Ya Nebi!

“Kadınlara,evlatlara,altın ve gümüş yığınlarına,güzel cins atlara,davarlara ve ekinlere karşı ihtiraslı sevgi, çekici ve hoş gösterildi insanlara. Oysa bütün bunlar bu dünya hayatının zevk ve nimetleridir. Allah katındadır. Asıl varılacak güzel yer.” (Ali İmran 14)

Son model arabalara binerken,gıcırtılı tahta bir tabuta bineceğimizi unuttuk Ey Nebi! Atlastan ipekten elbiseler giyerken,bir ömür çalıştığımız hayat çarşısından kalan son giysinin basit bir kefen olduğunu. Unuttuk Ey Nebi!

Gururla girdiğimiz kalabalıklarda ayakta karşılanırken son yolculuğumuzda nasıl uğurlanacağımızı hiç hesaba katmadık Nebi! Raylı sistem,doğal gaz,lüks,emniyetli,güvenlik görevli akıllı sitelerde otururken toprak evinin darlığını hiçe saydık Ya Nebi! Gönüllerimizi bozuk paralar gibi harcadık, dünyalık hesaplar için. Şeytana çaldırdık ümmet bilincimizi. Bir doğum gününü daha kan içinde kutluyor Müslümanlar. Kur-an bizden RİCAL: ADAM GİBİ ADAMLAR olmamızı isterken Cennet bize bu kimlikle kapılarını açarken, ne oldu bize Ey Nebi! Halik’ı unuttu bu ümmet,varlığın anlamı yitirildi. Rezzak’ı unuttu Kârunlaştı bu millet. Mâlikül Mülkü unuttu firavunlaştı bu ümmet. Basir’i unuttu bu ümmet suçlar işlendi gizli gizli. Hakimi unuttu bu ümmet, büyük mahkeme masal gibi dinlenildi. Neredesin Ey Resul! Ümmet perişan. Gökten gözyaşları yar oldu şehit evlerine,yağmurlar çekildi.

Gel bu kutlu doğum gününde, tut elimizden silsin baştan müslümanlar tüm hataları. Ümmet olma bilinciyle kutlayalım,salavatlar inlesin göklerde,arzı titretsin muhabbetin. Ve muhabbetin müebbet olsun şu kırık gönüllerde.

Allahümmen surna ümmeti Muhammet

Allahümmen surna ümmeti Muhammet

Allahümmen surna ümmeti Muhammet

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.